Antik bir ask hikayesi.Siradan degil,tanrilarla bezenmis.Bedenler degil belki ama ruhlar birlesmistir.Ninatta'nin bitmez tukenmez aski karsiligini alamaz Tanrilar izin vermedikce.Savaslar olur,nehirler akar,sonbahar gelir,agitlar yukselir bacalardan,hattusas sonsuz bir baris anlasmasi yapar misirlarla ve o hala bekler.Umit eder,umit ettikce dalgalanir umudu.O beklemeye devam eder belki baska bir yerde ruhlar birlesir diye.Ahmet Ümitin kaleme aldigi bu antik ask hikayesi o zamanki en buyuk devletlerden biri olan Hititlerin,yapi ve kulturlerin ask uzerinde nasil etkiler kurdugunu anlatir bize.Tragedya biciminde yazilmasi okuyucuya siirsel bir doygunluk verebilir.Ahmet Ümit baslangic kitabi olarak ideal oldugu kanisindayim.
Nevzat Başkomserim, Ali Komserim, Kriminolog Zeynepcim, Evgenia Hanımcım nasıl özlemişim sizi nasıl
Ahmet Ümit kitapları Nevzat Başkomserli olanlar ve diğerleri diye ikiye ayrılır. Hepsini çok severim ben ama Nevzat Başkomiser ve harika ekibi varsa bende bir aitlik hissi oluşur kitaba karşı ve tanıdık bir ortamda nasıl rahat olursak bu karakterlerin bulunduğu kitaplarda da ben o huzurla kitaplarını okurum Ahmet Ümit'in. Neyseki Ahmet Ümit de bunun fazlasıyla farkında olup bizi ekim ayında tekrar kavuşturuyor Nevzat Başkomiser'e
Kitabımız üç ayrı polisiye hikayeden oluşuyor. Aşk, para, siyaset, göçmenler, kadına bakış açısı gibi gündelik hayattaki birçok konuya az çok parmak basmış yazarımız. Yine çok keyif alarak okudum.
Yazarın Agatha Cristie sevgisini fırsat buldukça ortaya koyması çok hoşuma gidiyor. Agatha Cristie yaşasaydı ben ve Ahmet Ümit'in en büyük okuyucularından olduğunu bilip mutlu olurdu bence
Not: Yazarla yakın zamanda tanışmış biri olarak kendisinin çok samimi olduğunu söylemeliyim, Ahmet Ümit gibi bir yazarımız olduğu için şanslıyız bence, ülkenin polisiye ihtiyacını tek başına karşılıyor (Arka Sokaklar ekibiyle birlikte )
Patasana
"Ben zalimler çağında yaşayan bir alcaktim." Sanırım kitabı en iyi özetleyen yazman Patasana'nin bu sözü. İnsanın içindeki kötüyü, öç alma duygusunu, kıskançlığını binlerce yıl geriye gidip anlatıyor. Bir ileri bir geri giderek de kitabın sıradan bir polisiye olmasının önüne geçmiş Ahmet Ümit. Aynı diğer kitapları gibi sizi bir katil arama ugrasina sokarken aslında bir çok sosyolojik durumu da bu uğraşın içinde, önünüzde buluyorsunuz. Çok büyük bir edebi roman değil elbette ama bir çırpıda okuyacağınız ve merakla sayfalarını cevireceginiz bir roman.
Londra da başlayan Konyaya uzanan içinde Şems ve Mevlana konularını içeren bu romanda Karen Kimyanın dünyevi sorunlarıyla boğuşmasını izlemlerken , kendimi ilahi aşkın ortasında buldum… Ruhum bu bedende oldukça kuran ın kuluyum , seçilmiş muhammedin yolunun toprağıyım diyor mevlanam . gelelim karen kimyaya karen kimya demişken ismi kimya şems i
Yine çaldılar ömrümüzün en güzel saatlerini:)
Yine bir hayal kırıklığı,çok abartılı bulduğum baş komiser Nevzat kitabının sonunu görmüş olmak...
Kesinlikle emeğe saygım sonsuz!
Kötü bir yazar deme hakkına asla sahip değilim.Kötü olan yazarı değil kitabın içeriğinden bahsediyorum... Kötü değil ama mükemmel de değil.
Kitap okurken ,bazen öneri,bazen içeriği,bazen de kapağı ile okuyanlar
“Nar ağacı kitabı bir Kafkasya türkü olarak çok yakın ve sıcak duygularla okuduğum bir kitap oldu. İçeriğinde dikkatimi çeken güzel bir cümleye rast geldim. ‘𝐶̧𝑜𝑘 𝑔𝑎𝑟𝑖𝑝 𝐼̇𝑟𝑎𝑛’𝑑𝑎 𝑇𝑢̈𝑟𝑘𝑢̈𝑧, 𝑓𝑎𝑘𝑎𝑡 𝑇𝑢̈𝑟𝑘𝑖𝑦𝑒’𝑑𝑒 𝑎𝑐𝑒𝑚 𝑜𝑙𝑢𝑦𝑜𝑟𝑢𝑧.’ Bu sözler yabancısı olmadığım bir durumdu aslında, belki de bu yüzden unutulmayacak bir tesiri oldu benim için sanki Kızılbaş
