İnsanlara ne zaman yüz versem pişman oldum, ne aşağılık bir yaratık bu insanoğlu ya. Gerçekten Allah da haklı. Bunca malın içinde iyilik de güzellik de ne arar. Canları cehenneme amk. Siktiğimin ruhsuzları. Geri zekalılar kalabalığı. Fikirsiz, düşüncesiz boktan canlılar. Valla sekiz milyar insan var diye düşündükçe çileden çıkıyorum ne yalan söyliyim. Her biri birbirinden daha geri zekalı aw.:)) bokunuzda boğulun. Sik kafalılar. Her şeyi tüketip yok ettiniz. Hastalık gibi bişey.
Sarı saçlı mavi gözlü çocuklar ölüyordu dünyanın bir yerinde İpek saçlarının saman sarısı olmasına gerek yok, Mavi gözlüydü onlar, deniz mavisi Gerçi, kimisi buğday tenliydi Sahi, önemi var mıydı samanın buğdayın? Bebekti, küçücük elleri avucuna sığanından hani, Hani daha güzelini duymadığın o tertemiz bebek kokusuna haiz olanından, Gerçi, her bebek, öyle değil miydi? Çocukken biz dondurma yer taso oynardık, Hiç bomba düşmedi yanımıza bizim, Biz hiç Gazze olmadık Süt içerken ana kollarında uyuklayan çocuklardandık biz, Soğuk yatakta ipi çekilmiş sağlık cihazlarının plastik kablolarını öpmedi çürüyen bebek cesetlerimiz... #getoutofrafah
Reklam
Kendi kendime yabancıyım, biliyorum. Doğanın dışındayım, doğaya karşıyım, bağışlatıcı bir nedenim yok, kendimden başka hiç kimseden en ufak bir yardım bekleyemem. Ama senin yasana dönmeyeceğim: kendi yasamdan başka yasa tanımamaya yargılıyım. Doğana dönmeyeceğim: sana gelen binlerce yol var üzerinde, ama ben yalnız kendi yolumdan gidebilirim. Çünkü ben insanım, Jüpiter, her insan kendi yolunu kendi düşünüp bulmalı. Doğa insanlardan tiksinir, sen de, sen de, tanrıların hükümdarı, sen de tiksiniyorsun insanlardan.
Yok olsun bu evren! Bu çabaya değmez! 7 günde var, 7 günde yok Yeni bir mezar, yaşarken ölüyoruz
Yakarmanda O'nun Lütfu
Birisi her gece kalkıp Allah'ı anıyor, O'na dua ediyordu. Şeytan ona dedi: - Ey devamlı Allah'ı anan kişi! Bütün gece Allah deyip çağırmana, yakarman karşılık seni buyur eden var mı ki? Sana bir tek cevap bile gelmedi, daha ne zamana kadar böyle yakarıp dua edeceksin? Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve hüzün içinde uyudu. Rüyasında ona söyle dendi: - Kendine gel uyan! Niye duayı, zikri bıraktın? Neden usandın? Adam: - Buyur diye bir cevap gelmiyor ki... Artık kapıdan kovulmaktan korkuyorum, dedi. Bunun üzerine dendi ki ona: - Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir. Senin yalvarışın, Allah'ın senin ruhuna haber uçurmasındandır. Senin çabaların, çareler araman, Allah'ın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir. Senin korkun, sevgin, ümidin, Allah'ın lütuf kemendidir. Senin her Yarabbi demenin altında, Allah'in buyur demesi vardır.. Gafilin, cahilin gönlü bu duadan uzaktır. Çünkü Yarabbi demeye izin yok ona. Ağzında da kilit var onun, dilinde de... Zarara uğradığı zaman, ağlayıp sızlamasın diye Allah ona dert, ağrı, sızı, gam, keder vermedi. Artık anla ki, Allah'a dua etmeni, O'nu çağırmanı sağlayan dert, Dünya saltanatından daha iyidir. Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua ise gönülden kopar... (Mesnevi' den)
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
“Bir kahvenin ahırdan tek farkı,” derdi şair, “ahırda yemlik var, bunlarda yemlik de yok!”
Sayfa 514
Reklam
112 syf.
8/10 puan verdi
Gabriel Garcia Marouez-Kırmızı Pazartesi Namus temizlemek için aslında suçlu bile değil (çünkü kanıt yok) Santiago Nasar’ın ölüme adım adım nasıl yaklaştığını ve koca bir köyün bunu bilerek cinayete nasıl sessiz kaldığını akıcı bir dille anlatıyor.Konusu yaşanmış bir hikayeden uyarlanmış.Tabi ki eleştirilecek kısımları da var fakat kitap bir o kadar sürükleyici ve toplumsal açıdan dramatik. Herkese iyi okumalar Kitapla kalın
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177.8k okunma
Hep korkarım sevdiklerime, yakınlarıma, arkadaşlarıma da müdahale etmek zorunda kalırsam diye. Bir gün birbirimizin önüne gelirsek diye bazen gözlerimiz dolar. Geliriz de; kurtaramayız, hiçbir çaba işe yaramaz, geriye yalnızca hafızamızdaki görüntüler, içimizdeki sızı ve kaybolmayan o korku kalır. Ve her denk gelişte birileri kendi ölümünü düşünür
Biliyor musun daha altı yedi yaşında filandım. Bir gün annem kızdı, "Niye hep kıçını başını kıvırıyorsun kancey, müzik mi var ki?" dedi bana. Ben de "Sen duymuyorsun diye müzik yok mu yani?" dedim. Dedi: "Nerede peki, göster bakalım müziği?" Dedim, "Benim içimde." Hem güldü hem de sırtıma bir yumruk vurdu, "Yeter!" dedi. Çardağın altındaki dört kadın birbirlerini dürte dürte saatlerce gülmüşlerdi. İşte o zaman içimden yükselen o şarkıyı saklamam gerektiğini anladım. Herkesten, bazen kendimden bile... Evet, kendimden bile..
Sayfa 54 - Doğan KitapKitabı okuyor
Siz hiç tarih okudunuz mu?
Siz hiç tarih okudunuz mu? Hayatımız boyunca hepimiz az ya da çok tarih okumuşuzdur. Ben çok severim tarih okumayı yani uzun bir süredir tarih okuyorum. Peki tahmin edin hepsinin ortak noktası ne? Çok zor bir tahmin olmasa gerek. Muhtemelen herkes benzer bir cevaba ulaşmıştır yani "Savaş". Evet gerçekten savaş, insanlık tarihine
Reklam
46 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Kitap hakkında inceleme yazmayınca vicdanen rahatsız hissettim kendimi. Öncelikle eseri metrobüste okudum bugün/dün. Eser Heidegger ile raportaja dayanmaktadır. Konu da 1933. Yani bu tarihte ne yaşadığı. 1933'te malumunuz olduğu üzere Almanya'da Führer iktidara geldi. Bu tarihten itibaren Almanya'da Yahudilere yönelik otekileştirme başladı. Onları yavaş yavaş toplumdan yok etme faaliyetleri başladı. Bu sırada Heidegger Almanya'da Freigburg Üniversitesine rektör oldu. Burada Führer'in kararlarına bir süre dayansa da baskın ideolojiyi kabul etmek zorunda kaldi. Elbette bunu da yapmak zorunda olduğunu belirterek... Ancak birçok şeye izin vermemiş direnmistir. Bunlardan biri de Yahudilerin eserlerinin yok edilmesi. Üniversite bünyesindeki kendi sorumluluğu altındaki eserleri yaktırmıyor. Bu kitapçık tamamen bu mesele üzerinden ortaya çıkmıştır. Kaldı ki üniversitede 4 yıl görev yaptıktan sonra ayrılmıştır. Elbette günün şartlarında istediğini yapamamış hatta İkinci Dünya Savaşı sırasında İsveç bölgesinde Alman istihkamini kuvvetlendirmek için askere de alınmıştır. Ayrıca eser, günün bazı sorunlarına da değinmistir. Heideggeri var eden varlığa... Ve bu varlığın teknik karşılığında ki durumuna. Elbette Heidegger deyince düşünceden bahsedilmezlik olmaz. Ondan da var bir tutam bu eserde... Keyifli okumalar...
Proseför Heidegger 1933'te Neler Oldu?
Proseför Heidegger 1933'te Neler Oldu?Martin Heidegger · Yapı Kredi Yayınları · 20001 okunma
Madem düşmek bu dünyanın bir huyu, o halde kalkmayıda kendimize huy edinmeliyiz. Geleceği görmek için münnecim olmaya gerek yok. Düşeceksin ve daha çok düşeceksin. Bu kesin. O halde kendini koşullayabilirsin. Düştüğünde ne kadar erken kalkarsan o kadar senin için iyi. Düşmekten yoruldum artık, bıktım artık, çok düştüm, demenin dizlerine bir faydası var mı? Kalkmaktan başka yapacak iyi bir şeyin var mı? Ne anlamı var oturup sızlanmanın, bizde insanız canım demenin. Bu dünyada bu böyle. Rahat yok. Düşmemek yok. Acının olmadığı bir yer değil, dünya. Sen menziline odaklan. Domino taşı misali. O sürekli yıkılacak. Yaptığın onca taş teker teker yıkılacak. Bu böyle, dünya böyle bir yer. Asıl soru sen ne yapacaksın? Yıkılan taşları, isyankar bir eda ile izleyecek misin? Yoksa elini yıkılan taşların arasına koyup, tekrar dizmeye mi başlayacaksın?
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
《"Tek Bir Tür İnsan Var,İnsanların Hepsi İnsan!"》
1960 yılında Pulitzer Ödülü kazanan ve yayımlandığından bu yana okundukça yılların değerini daha fazla öne çıkardığı
Harper Lee
Harper Lee
'nin
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
kitabı; bilinen Dünya klasikleri arasında edebiyatseverlerce dönemini aşan birtakım sosyal konularda akis uyandırmış otobiyografik bir eser. Kitapta,Amerika'nın güneyinde bulunan Maycomb kasabasında
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072k okunma
Hayaller Albayım
Hayaller albayım, duygular kadar gerçek mi? Ya da bir ihtimal mi? Olabilitesi var mı bu işin? Sanki bu bir kendini avutma eylemi. Bir çalışanın mola vakti gibi. Hayal kurmak zenginlik mi, acizlik mi albayım? Bu işte bi yanlışlık yok mu?
128 syf.
·
Not rated
Panait Istrati
Panait Istrati
İstirahatinin okudum ilk kitabı buydu ve bugüN üçüncü defa okuyorum bu bu kitabı. Yazarın kitaplarında kullandığı akıcılık benim nezdimde çok iyi. Istratiyi anlayanlar tam anlamıyla anlıyor anlamayanlar ise vasat deyip geçiyorlar. İstirahatinin kitaplarında genelde kendi yaşamına ve hayatında gördükleri olaylara genelde karşılaşıyoruz. İstirahatinin yazmaya 40 yaşından sonra başlaması benim açımdan kötü bir olaydır. Hep şunu düşünüyorum daha önceden yazmaya başlasaydı acaba dünya edebiyatından nerelerde olurdu bir popüler yazar yazarlar arasına girer miydi. Kitabımızda iki bölüm var birincisi küçük bir Çekirdek ailesi olan ve kitabın da adını veren angel dayımız var.. İkincisi ise angel dayımızın da arkadaşı olan Kosmo’nun hayatını görüyoruz. Bu iki adam birbirinden farklı ama sözlerinin eri olan iki adam gibi adamlar. Angel ailesinin başına gelen olaylardan önce dinine güvenen ve inanan bir insandı olaylardan sonra tamamen her şey değişti. Kosmo ise çok hırslı bir insan olup yaşadığı bölgenin (BALKANLAR) bir nevin Robin hood u olmuştu. Kitapta olaylar birbirleriyle bağlantılı ilerleyip gayet açık bir şekilde ve okunabilir bir dilde olduğu için keyif alacağınızı umuyorum. Hikaye geçmiş zamanda geçtiği için ve bir dönemlerde Osmanlı Toprakları olduğu için kısım kısımda Türk izlerini de yazarımız diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da vurgulamıştır. Fazla fazla uzatmamıza gerek yok istirahatinin bütün kitaplarını alıp gözümüz kapalı gönlümüz rahat ve keyif alarak okuyacak okunacak bir yazardır benim için.
Angel Dayı
Angel DayıPanait Istrati · Varlık Yayınları · 2004598 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.