“Başkalarının hayatında, anılarında, varoluş biçimlerinde, eylemlerinde nasıl yer alıyoruz? O adamla geçirdiğim iki gecenin hayatım üzerindeki etkisi ile varlığımın onun hayatındaki hiçliği arasında inanılmaz bir orantısızlık var.”
Başkalarının hayatında, anılarında, varoluş biçimlerinde, eylemlerinde nasıl yer alıyoruz? O adamla geçirdiğim iki gecenin hayatım üzerindeki etkisi ile varlığımın onun hayatındaki hiçliği arasında inanılmaz bir orantısızlık var. Onu kıskanmıyorum; yazan benim.
Reklam
İnsana Güvenmeliyiz
Göklerin ve yerin yüklenmekten kaçındığı emanetin insana tevdi edilmesi Allah'ın insana bu güveninin/imanının bir göstergesi. Emanet kelimesinin kökünde de iman var. Demek ki Allah emaneti inandığı, güvendiği insana vermiştir. Ama Güven riski sıfırlamaz; güvendiğiniz kişinin hata yapmayacağı anlamına gelmez. Hata yapanın da bütünüyle silinip atılmasını gerektirmez. İnsanın başlangıç hikayesi bu riskin yarattığı sonucu anlatmaktadır. Allah meleklerden Adem'e saygı secdesinde bulunmalarını, insanın yaratma planındaki seçkin yerini kabul etmelerini talep etti. Ama hikaye mutlu sonla bitmedi. Adem ve Havva kendilerinden talep edilenin aksini yaptılar. Allah'a verdikleri sözü unuttular ve günah işleyerek kendilerine bağlanan umudu kırdılar. Bunun üzerine şeytan insanı göstererek Allah'a: "bana tercih ettiğinin durumuna bir bak..."diyerek Umut bağlanan insanın ilk düşüşüne ironik bir göndermede bulundu. O gün bugündür başka Adem ve havvaların hikayeleri benzer mutsuz sonlarla bitmekte, Allah'ın insana olan imanı/güveni boşa düşürülmektedir. Ama bu güveni boşa düşürmeyen, kendilerine bağlanan umudun gereğini yerine getirenler de var. Bir avuç bile olsalar!
Sayfa 15 - OttoKitabı okuyor
Her şey cezaya dönmüştür 'öteki'ler için. . .
Herkes yalnızca kendi haklılığına inanmaktadır. Ötekinin hikayesi yoktur. Korunma güdüsü; hiçbir adalet duygusu, yaşama hakkı, varoluş saygısı tanımadan açık bir şiddete ve yok etmeye varmıştır: Bir par­mak sallamadan, seste cisimleşen öfkeye, dayaktan öldürme­ye, onlarca acıyla her şey cezaya dönmüştür "öteki"ler için.
Aşkla birlikte bir varoluş ya da yok oluş hikayesi.
" Bir kadının yüzüne bakıp sarhoş olacağımı hiç sanmazdım."
Sayfa 33 - <Bay Eden>
Mustafa Kemal Paşa, Papa Eftimden Keskinde Hastane Kurmasını İstiyor
1921 yılının Temmuz ayına gelindiğinde Türk milleti, varoluş mücadelesinin en buhranlı günlerini yaşamaktadır. Yunan ordusu 10 Temmuz 1921 tarihinde genel bir saldırıya geçmiş, Türk ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Şehirlerin ardarda düşmesiyle, 13 Temmuz'da Afyonkarahisar, 15 Temmuz'da Tavşanlı, 17 Temmuz'da Simav, Emet,
Reklam
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.