Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
443 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
DOSTOYEVSKİ Yazarı: Henri Troyat; Cem Yayınevi; Biyografi; 1973 basımı; Türkçemize Çeviren: Leyla Gürsel; Kapak resmi: Güner Ener; 461 sayfa (10) (21.05.2010) Yukarıda künyesini yazarak tanıttığım, uzun yılları geride bırakmış olan bu kitap 1973 yılında, Ahmet Sarı Matbaası'nda dizimi ve basımı yapılmış, 'Cem Yayınevi'nden çıkmış
Dostoyevski
DostoyevskiHenri Troyat · İletişim Yayınları · 2014187 okunma
496 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Dinlediğiniz için teşekkürler Sewanee geçirdiği bir kaza sonucu bir gözüyle birlikte oyunculuk kariyerine ve hayallerine de veda eder. Hayatın onun için çizdiği yolda sahne önünden arka kısma geçer ve sesli kitap anlatıcısı olarak kariyerine devam eder. İşi gereği Las Vegas,a kitap fuarına katılması gerekir. Fuar sonrası arkadaşı ile kızkıza bir gece geçirmek için dışarı çıkarlar ama arkadaşı aniden gelen bir haber sonucu ayrılmak zorunda kalır. Sewanee tesadüfen karşılaştığı gizemli ve çekici bir adamla harika bir gece geçirir. Vegas dönüşü hem iş hem ailevi sorunlarla boğuşan Sewanee yıllar evvel çalıştığı bir yazarın son kitabı için yeni bir teklif alır. Başlarda çok sıcak bakmasa da beraber çalışacağı kişiyi duyunca ilgisini çeker ve işi kabul eder. Sektörde fırtınalar estiren Brock mcnight ile birlikte seslendirme yapmaya başlarlar işler beklenenden daha keyifli ilerler. Başlarda işle ilgili başlayan yazışmalar zamanda özel hayatada kaymaya başlar. Sewanee bu durumdan etkilense de aklı Vegas’ta karşılaştığı gizemli yakışıklıdadır. İkilinin karşılaşmaları ise bambaşka bir süprizle olur . Kitabın genel konusunu ben epey sevdim. Sizi öyle şaşırtan bir aşk yada aksiyonu yok ama sıcak sakin bir havası var. Sewanee ve Brock’un mesajlaşma ksımlarını çok sevdim hatta kahkaha attığım yerler dahi oldu. Bir tık ailevi mevzuların bu kadar fazla olmasını sevemedim. Orjinal okuma imkanım olmadığı için kıyaslama yapamıyorum lakin çeviri ve emisyon kısmında bariz eksikler olduğu hissediliyordu ama bunlar kitabı sevmeme engel olmadı .
Dinlediğiniz İçin Teşekkürler
Dinlediğiniz İçin Teşekkürler
Dinlediğiniz İçin Teşekkürler
Dinlediğiniz İçin TeşekkürlerJulia Whelan · Go Yayınları · 051 okunma
Reklam
Tek başıma yürüdüğüm yollar mühürlü  Sesimin ulaştığı yerler sedasız Ellerim sıcaklığı yakan bir alev topu Kış ayında tomurcuk veren sakura ağacı Mevsimine kırgın Nasibime arşınladığım yol çizgileri Şerit değiştiriyor gözlerine Araladıgım gökyüzü nevbahar Sesimi duyar olduğum mısralar Sevdadan bir esinti arar Kekremsi bakışlar özüne düşman
İstanbul'a tebessümle veda..
Vapurda 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu annesine "Pişikojim bozulmuştu, deniş havaşı iyi geldi." deyince dudağımda beliren tebessümün hâlâ geçmemiş olması gibi bir gerçek var.
144 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Öncelikle Roket Bilimkurgu Öykü Seçkisi'nin Plüton Yayın'dan ayrılmasından sonra bu boşluğu doldurmak için yeni bir öykü seçkisi hazırladılar. Bu öykü seçkinin konsepti Bilimkurgu-Fantazya olmasının yanı sıra Türkçe öykü seçkilerinin adlarında Türkçe değil ısrarla Grek ve Roma hatta Yabancı sözcüklerin seçilmesi furyasına dahil olan bu
Æether 1. Sayı
Æether 1. SayıKolektif · Plüton · 20231 okunma
Veda etmek. Aslında işin en zor yanı buydu: İnsan bir kez akıl hastanesine girdi mi, delilik dünyasında var olan özgürlüğe alışıyor, hatta ona bağımlı hale geliyordu. Sorumluluk altına girmek, ekmeğini kazanmak için çalışıp çabalamak, sıkıcı, rutin günlük işler yapmak zorunda değildiniz burada. Sabahtan akşama dek bir tek resme bakmak ya da bir kâğıdın üstüne saçma sapan çizgiler çizmekle oyalanabilirdiniz. Her şey hoşgörüyle karşılanıyordu, çünkü ne de olsa kişinin aklından zoru vardı. Kendisi de pek çok kez gözlemlemişti ki, çoğu hasta daha hastaneye girer girmez iyileşmeye başlıyordu, çünkü artık semptomlarını saklamak zorunda değillerdi, üstelik buradaki 'aile' havası nevroz ve psikozlarını kabullenmelerine yardımcı oluyordu.
Sayfa 59
Reklam
“Kızışmış bir köpeğin keyifli havası var sende.”...!
Veda etmek. Aslında işin en zor yanı buydu: İnsan bir kez akıl hastanesine girdi mi, delilik dünyasında var olan özgürlüğe alışıyor, hatta ona bağımlı hale geliyordu. Sorumluluk altına girmek, ekmeğini kazanmak için çalışıp çabalamak, sıkıcı, rutin günlük işler yapmak zorunda değildiniz burada. Sabahtan akşama dek bir tek resme bakmak ya da bir kâğıdın üstüne saçma sapan çizgiler çizmekle oyalanabilirdiniz. Her şey hoşgörüyle karşılanıyordu, çünkü ne de olsa kişinin aklından zoru vardı. Kendisi de pek çok kez gözlemlemişti ki, çoğu hasta daha hastaneye girer girmez iyileşmeye başlıyordu, çünkü artık semptomlarını saklamak zorunda değillerdi, üstelik buradaki "aile" havası nevroz ve psikozlarını kabullenmelerine yardımcı oluyordu.
Kızışmış bir köpeğin o keyifli havası var sende.
371 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.