Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyiVe Allah, burada yakındadır,
Şebboylar arasında, uzun çamın altında
Suyun bilincinde,
Bitkilerin kanununda.Ben müslümanım.
Kıblem bir kırmızı güldür,
Namazlığım bir pınar,
Mührüm
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden.
Dışarıda kar yağacak, senin içine yağmur. Anlatmadığın her şeyin esiri olacaksın.
Ve gelecek nakarat. Çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde.
“Söyle şimdi ben neredeyim sen nerede?” Derken anlayacaksın yüreğime basa basa geçtiğini.
Yağmur var çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var çok sevdiğim rüzgarda
Daha uyanmadı komşular bugün pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışarı çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık
Düşün sevdiğim, diyelim bir pencerenin önündeyiz şimdi: Ve kırlara ve birden bir gümbürtüye İnan yağmura, sessizliğe ve esen yağmur sesine, yeşile, ilkyaza; güneşe, sıcağa ve sarıya ve açık sarıya ve daha da koyusuna sarının, güzün öncesine ve sonrasına, soğuğa ve kar örtüsüne ve yeniden kuş sesine, yürek çırpışına ve kan damarda dolanır gibi doğan ve batan dışarıya bakıyoruz. Birlikte ağarmış saçlarımızla, yemek odasının penceresinden...
Bunu istiyorum.
Yağmur var çok sevdiğim rüzgar da Bugün pazar daha uyanmadı komşular Damların üzerinde kuşlar daha rahatlar Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru Yağmur da var çok sevdiğim rüzgarda Daha uyanmadı komşular bugün pazar Ve ben seni çok özledim Dışarı çıkmak istiyor canım Tek başına haytalık etmek lslanmak pazar sabahında yağmurda Boş caddelerde dolaşmak Vitrinlere bakmak sinemaların afişlerine Sokakların isimlerine Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara Bir merhaba demek sessizce Sahilde martılara simit atmak Otobüslerin ilk seferlerine binmek Gitmek istiyor canım hayatın gittiği yere lslık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine Fırından taze ekmek alıp buğusunu çekmek içine Ve ben seni çok özledim Tam böyle bir şey çiçeğe su yürümesi Bebeğin ağlaması toprağın uyanması Yağmurun yağması ateşin sıcağı Bu pazar sabahı tam böyle bir şey Bir sabahçı kahvesine uğramak Bir bardak çay taze dem kokusu Yani hayatın atardamarlarında dolaşmak Bölmeden şehrin uykusunu Bir şiir yazmak pazar bulmacasının boş karelerine Tam böyle bir şey hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz Bir şiir yazmak bir bardak çay içmek Sokaklarda gezmek yağmurda ıslanmak Ve ben seni çok özledim Yağmur var çok sevdiğim rüzgarda Bugün pazar daha uyanmadı komşular Damların üzerinde kuşlar daha rahatlar Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru Yağmur da var çok sevdiğim rüzgarda Bugün pazar ve ben seni
Şimdi kavak ağaçları görünüyor,
Penceresinden,
Kanal boyunca.
Gündüzleri yağmur yağıyor;
Ay doğuyor geceleri
Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda.
Onunsa daima;
Yol mu, para mı, mektup mu;
Bir düşündüğü var.