sonra bir AHMET KAYA
şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden. dışarıda kar yağacak, senin içine yağmur. Anlatamadığın her şeyin esiri olacaksın ve gelecek nakarat çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde "Söyle şimdi ben nerdeyim sen nerde?" derken Anlayacaksın yüreğime basa basa geçtiğini.
"Sevgi, dünyanın bütün ülkelerin de
Ülkelerin şehirlerinde,
Şehirlerin sokaklarında,
Sokakların içinde bulunan her bir dairenin penceresinden aşağı süzülen biricik yağmur damlacığıdır. Çok narin ve herkesin bulabileceği bir duygu değil"
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden.
Dışarıda kar yağacak, senin içine yağmur. Anlatamadığın her şeyin esiri olacaksın.
Ve gelecek nakarat. Çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde. "Söyle şimdi ben neredeyim sen nerde?" derken anlayacaksın yüreğime basa basa geçtiğini.
Küçük prensi okurken her sayfada tek tek kendimi buldum. Bu kitabı okurken herkesin kendinden bir parça bulabileceğini inanıyorum. Çünkü herkesin çocuk bir yanı vardır mutlaka. Hayatı, yetişkin gözlerimizle algılarken bir yandan yüreğimizdeki çocuğun penceresinden hayata bakıyoruz. Ama sadece bakıyoruz görmüyoruz. Bakmakla görmek arasında çok büyük bir fark vardır. İşte bu kitap, hayatı içimizdeki çocuğun gözleriyle görmemizi sağlar. Hayat bir anda basitleşir, güzelleşir ve masumlaşır. Mutluluğun aslında ne kadar basit olabileceğini, mutluluğu yetişkin gözlerimizin karmaşık hale getirdiğini anlarız. Sizde okuyup içinizdeki çocuğu yeniden uyandırın.
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Salon Yayınları · 2016236,5bin okunma
Bolu’nun Gerede ilçesinde bir miting düzenleyen Halk Partisine ve liderlerine karşı saldırıya geçilmiştir. Olaylara tanık olan gazeteciler durumu şöyle anlatıyorlardı:
Miting günü, Halk Partisi Başkanı Bülent Ecevit’in de içinde bulunduğu otobüs ilçeye girer girmez, bir yurttaş arabanın penceresine uzanarak:
— Sayın Ecevit, ilerlemeyin, sizi taşlayacaklar, demişti.
Otobüs, Cumhuriyet alanına doğru yol alırken taş yağmuru başlamıştı. Millî Selâmet Partisinin merkezi önünde çember sakallı ve yeşil bereli kimseler, taş, sopa ve şişelerle saldırıya geçmişlerdi. Kalabalık, bir avukatın yazıhanesi altında birikmişti. Alanın tam karşısındaki caminin yanındaki yoldan bir başka kalabalık Ecevit’in konuşacağı kürsüye doğru ilerlemişti.
Ecevit konuşmaya başlayınca saldırı gücünü arttırmıştı. Cumhuriyet alanı bir anda ana baba gününe dönmüştü. Caminin bahçesinden de taş atılıyordu. Bunun üzerine Ecevit’in polislerinden biri de havaya ateş etmişti. Taşlar, sopalar, çiviler Ecevit’ in çevresine yağmur gibi yağmaya başlamıştı.
....
Bir İngiliz mizahçının dediği gibi,
dışarı çıkmaktan korkmayan birisiyle kıyaslandığında evinin penceresinden sokağa bakan birisi için yağmur her zaman daha şiddetli düşer ve hava her zaman çok daha kötüdür!