Çok sevdiği arkadaşı Arkadi ile yaşayan Vasya onu seven bir kadının hayatına girmesiyle tatmadığı bir mutluluk ile yüz yüze gelir. Bir omuzu düşüktür Vasya'nın, "bir omuzum düşüktür ama o beni bu halimle de seviyor" der. Aşık olduğu kadın Lisa, vücudundaki kusuru bile görmezden gelecek kadar sevmektedir onu. Arkadaşı Arkadi, Vasya'nın mutluluğundan dolayı büyük sevinç duyar. Hayatını yazarak zorlukla kazanan Vasya, yazdığı yazıyı zamanında yetiştiremeyeceğini düşünerek bunun iç sıkıntısını yaşar. Amirine büyük sevgi ve minnet duyar ancak amirinin güvenini boşa çıkaracağını düşünerek evhamlanmaktadır. Mutlu hayallerin yerini kuruntular alır. Zamanla ruh hali değişen Vasya gün gelir bu kadar sıkıntıya ruhen tepki verir.
Karakterin hezeyanları(ruhsal gel gitleri) oldukça iyi verilmiş. Sahip olduklarını her an kaybetme korkusu ile yaşayanlar mutluluğu yüreklerinde her an kırılabilecek bir cam eşya gibi taşıyorlar. Çoğumuz birer Vasya'yız. Toplumun bizden bekledikleri, yarına ilişkin korkularımız, gerçekleştiremediğimiz hayallerimiz aklımızı ruhsal sıkıntılarımızı doğurdu doğuracak bir halde tutuyor.
Kitaptaki ikinci hikaye olan "soytarı" birinci hikayenin altını çizer nitelikte; "At binenin, kılıç kuşananın" sözüne atfen karakter üzerinden mevcut toplumsal, ekonomik ilişkiler eleştirilmiş. İkinci hikayeyi de okuduktan sonra bende oluşan algı Vasya'nın bir tutunamayan olduğudur.