"Mustafa Kemal'in karşısına dikilecek başlıca engel, aşırı dindar çevresinden gelecekti. Bu yurt gezisi sırasında yaptığı konuşmalarda en çok gericiliğin ve yobazlığın etkilerine karşı koymaya çalıştı. Aynı zamanda hâlâ Müslümanlığın savunucusu olarak görünmek zorundaydı. Tutucu Balıkesir'de, bir cami minberinden, Müslümanlığın en son ve en büyük din olduğunu, üstelik akıl ve mantığa da dayandığını söyledi. Oradakileri dindarlık ve kahramanlıklarından dolayı övdükten sonra, cemaate bundan böyle cuma günleri hutbenin Arapça değil, Türkçe okunacağını bildirdi. Böylece herkes anlayabilecekti. Hazreti Muhammet'in, devlet işlerini camide tartışmayı gelenek haline getirdiğini belirterek, kendisi de bir vaaz verdi ve yalnız halifelik üzerinde değil, Lozan görüşmeleri ve -halkımızı siyasi alanda eğitecek bir okul olan- yeni Halk Partisi'nin ilkeleri üzerinde konuştu."