Kitabın başlarında yazar doğayı, toprağı, buğdayı, alın teriyle yetişen nimeti ve bir işçinin işine olan sevgisini öyle güzel anlatıyor ki sanki sizde tarlalara girmiş o güzel manzarayı seyre dalmışsınız... Sonraları bir kadının İkinci Dünya Savaşı sırasında eşini, evlatlarını nasıl yitirdiğini, büyük acılar çektiği sıralarda milletine, toprağına, cephedeki askerlerine olan emeğini büyük bir hüzün ve hayranlıkla karşılıyorsunuz.