Tavşanlar aslında o kadar da fena hayvanlar değilmiş (:
İlgimi çeken çoğu alanı, mesleğini yapabilecek kadar öğrenmeye çalışıyorum. Bazen birinden sıkılıp diğerine koşuyorum, bazen diğerinden öbürüne. Sonrasında "Çok şeyi az çok öğreneceğine bir şeyi tam öğren." sözü geliyor aklıma. O zaman diyorum ki "Öğrenmek istediğim çok şey var, birinin derinine inince boğulma hissi veriyorsa -en
Maddi olduğu kadar entelektüel ve ahlaki olarak da insan varlığının asgarisine indirgenmiş, zindana tıkılmış bir mahkum kadar sınırlı bir yaşama sahip bırakılmış, bir çıkış yolu bulamayan, hatta ekonomistlere İnanacak olursak bir geleceği bulunmayan halk, elbette ki, bir kaçış arzusu duymadığı takdirde, yalnızca burjuvazinin daralmış ruhuna ve körleşmiş içgüdülerine sahip olacaktır. Kaçışa gelince, bunun yalnızca üç yöntemi vardır ikisi hayali, biri gerçek. ikisinin yolu meybane ve kiliseden geçer birincisi vücudu, İkincisi ruhu sefalete iter. Üçüncü yol ise toplumsal devrimdir.
Tanrı ve Devlet
Tanrı ve Devlet
Reklam
"1979 yılında o zamanlar henüz pek tanınmamış olan performans sanatçısı Marina Abramovic, gösteri sanatları tarihinin en unutulmaz, en konuşulan ve belki de en korkunç gösterilerinden birini gerçekleştirdi." Rhythm 0 adını verdiği bu gösteride, yaptığı şey aslında çok basitti: Olduğu yerde sabit durmak. Bunun yanı sıra gösteriyi izlemeye
Seyirlik...
Şimdiki Zamanın filmlerini izlerken geçen zamandan çok mekanın içinde varolmaya çalışan insanların dramlarını izleyebileceğiniz iki süper yapım Filmler hakında 👇 #colombus Amerika'nın İndiana şehrinde küçük bir kasaba olan Colombus kentine babasının aniden geçirdiği bir kriz sonucu komaya girdiğini öğrenen Jin, Kore'den gelmeyi pek
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Büyük Bir Aşkın Hikayesi
Osmanlı’nın son dönemlerindeki musikişinaslarından olan Kemani Tatyos Efendiden bahsetmek istiyorum size. Tüm şarkıların, tüm şiirlerin, tüm resimlerin; hasılı bilinsin veya bilinmesin tüm sanat eserlerinin bir hikayesi vardır. Her eser bir hikaye üzerine inşa edilir. Onların bu denli sahiplenilmeleri ve dillere destan olmaları da müessirin
Reklam
Uğruna fedakarlık yaptığım her insan hayatıma bir çizik atıp gidiyordu. İradesi ile canına kıyan insanlar gibi hissediyorum. Artık kızmıyorum, hepsini anlıyorum. Herkesin fena halde canı sıkılıyordu. Küçükken sevilmemiş her insanı haddinden fazla sevmek suçtu. Hepsi bu. Seni de anlıyorum bazen. Bin canımı yakıp bir sevişini. Mücadele etmeni
Bulantı
Bana dua et Akşamın biri acırsın Akşamların her biri yazarım ben Bir kağıt takılır gözüne Bir kalem düşer Zaman geçsede hatırlarsın Bildiğin gibi Bağzı meselelerin karşılığını vermek için çok erken Benim duam kabul olmaz Bastığım her beton Arasından ot bitmeyecek kadar sıkı Ve bastığım beni alaşağı edecek kadar çatlak Ve yine bildiğin gibi Bağzı meseleler içinse çok geç Öyleyse niçin hala buradayım? Değilse ne yazmalı, ne okumalıyım? Dualardan önce ne koymalıyım mektubuma? Af mı dinlemeliyim, canım mı yanmalı? Dışarı bırakılmış halı gibi su kusmalı On gün yalnızca tuz yemeli Ve Sıcak sular içmeliyim... Yağmur ERDEM
Öylesine:')
Her ne kadar eskisi gibi olmayı bırakmış, kendini korumaya almış, dış şartlar nedeniyle bencil olmaya mecbur bırakılmış olsan da. Bazen insanların seni umursamayıp, duymayışı canını sıkabilir. Bazen yalnız hissedebilirsin. Herkesin unuttuğu, fikirlerini her zaman ötekileştirip önemsiz bulduğu biri olmana rağmen moralini bozmasanda. Bazen bir anlığına canın sıkılacak elbette..
349 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.