Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Toplum içerisinde güç sahibi olma isteği, içinde yaşadığımız kültürün doğal bir parçasıdır. Ne var ki, bazı kişilerin güç kazanma çabaları diğer insanları güçsüz bırakma öğesini de taşır. Böyle kişiler güç kazandıkça, çevrelerindeki insanların kendilerinden daha güçsüz olduklarını görmekten ötürü gizli bir haz duyarlar. Bazı insanlarda bu mekanizma saygınlık kazanma biçiminde işler ve kişi kazandığı saygınlığı başkalarını küçük görme duygusuyla birlikte yaşar. Oysa, eğer bir insan diğerlerini küçümsüyorsa, aslında küçümsenmekten korkan ve kendisini küçük gören biridir. Başkalarını güçsüz bırakmak için güç kazanma çabasında olan biri ise aslında başkalarına güçsüz görünmekten ya da güçsüz yönleriyle yüzleşmekten korktuğu için böyle bir mekanizma geliştirmiştir. Amaç güç ya da saygınlık kazanmak değil, düşmanca duygulara boşalım sağlamaktır. Dolayısıyla, kazandıklarının onlara sağladığı doyumu yaşayacakları yerde sürekli tedirgindirler; suçluluk ve değersizlik duygularından kurtulamaz, yakın ve sıcak ilişkiler kuramadıkları için giderek yalnız kalırlar. Yalnızlıkları düşmanca amaçlarını daha da kamçılayacağından giderek hızlanan bir kısırdöngünün tutsağı olur, istediklerini elde ettikleri halde neden mutsuz olduklarını anlayamazlar.
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ZAMANIN YANKISI Herkese Merhabalar ... Sizlere yepyeni bir kitap ile geldim. Sımsıcak hikayesi ve anlatımı ile ilk sayfadan son sayfaya kadar sizi içinde tutan bir kitap. Zaten öyle ki elinize alır almaz bitirmeden bırakmak istemiyorsunuz. Eser ile tanışmaya hazır mısınız? Eser ahalle kültürü olan ve dostluğun baki olduğu insanların birbirini tanıyıp sevgi içinde büyüdüğü bir mahallenin çocuğudur. İlk aşkını da o genç yaşlarda tadar. Bu aşk ise onunla beraber ölene kadar gider. Mahallelerine üniversite öğrencisi olarak gelen Müzeyyen ile bir arkadaşlık kurar. Delikli biletleri bahane ederek hergün yolunu gözlerken aralarında güzel bir bağ olur. İsim verme işini Eser'e bırakan Müzeyyen onu okumaya kitaplar ile tanıştırmaya başlar. Kitaplar onları daha da yakınlaştırır. Okulu bitip memlekete dönecek olan Müzeyyen ile zamansız ayrılık vakti gelmiştir. Eser daha açılamadan koyduğu ismi söylemeden mecbur giden Müzeyyen ile mektuplasmaya başlar. Ailesi Müzeyyen'i evlendirmek ister bir süre sonra ise üçüncü sayfa bir haber ile yıkılır artık Müzeyyen yoktur. ama onun Eser'e bıraktıklarını ve taktırdıkları vardır. Zaman geçerken bununla da anneciği ile birlikteyiz yaşarken alışan Eser bir kütüphane de gece bekçiliği yapmaya başlar. Ona en iyi gelen yer olan kütüphane hayatını gerçek ve rüya arasında geçireceği zamanların başlamasına da sebep olur eeee zaten bunlar da kitabı oluşturduğu için yorumumu burada sonladırıyorum... Eser ile tanışıp onun dünyasına ve yaşadıklarına misafir olmak istiyorsanız da kitap sizi bekliyor...
Zamanın Yankısı
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202426 okunma
Reklam
Tabiatta hiçbir şey acele etmiyor; ay acele etmiyor, güneş acele etmiyor, ama insan aceleci bir varlık, biz acele ettiğimizde ruhlarımız geride kalıyor. Çünkü bir yere vaktinden önce varmak, bir parçanı yolda bırakmak aynı zamanda..
Bıraktım!
Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir düz kazaklar ördüm. Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olması gerek diye düşünmüştüm.
NET!
Oysa hepimiz anladık ki vatanı sevmek yahut haksızlığa tepki göstermek öyle sokaklarda vuruşarak, birbirine kurşun sıkarak, duvarlara sloganlar yazarak olmuyormuş. Bunlar bizi yalnızca 'kahrolası militan'lar yaptı. Adam gibi üniversitelerimizi okuyup bilimde, sanatta, ekonomide, teknolojide ileri götürmek varmış. Üniversiteye gidip devrimi bilimde yaparak, ülküyü sanata yüklüyerek, dini ruhlara yerleştirerek ülkeye çağ atlatıp ileri taşımak yerine çatışmaya giderek ülkeyi geri bırakmak küresel bir oyunun piyonu olmaktan başka bir şey değilmiş. Gerçeği yakalamak üzere farklı fikirlerimizi çarpıştırmak yerine kendimiz çarpıştığımız için gençliğimizle birlikte her şeyi heba ettik.
Karun ve Anarşist
Karun ve Anarşist
İskender Pala
Çocukken bir gün durup dururken perilere inanmayı bırakmak gibi.. İnanmaya daha fazla devam edemedim.
Reklam
Bana sorarsan, işler kötü gitti diye kendini bırakmak ve sonunda da başkalarından gelecek yardımlara güvenmek karakter zayıflığı.
Sayfa 50 - Pegasus Yayınları - 1.Baskı (Mart 2018)Kitabı okuyor
İşte ben bunun hayalini kurdum Kemik Bey. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin hayalini. Ruhun kasvetli, karanlık kuytularına biraz olsun güzellik katmak istedim. Bunu bir ekmek kızartıcısıyla yapabilirsin, bir şiirle yapabilirsin, elini bir yabancıya uzatarak yapabilirsin. Nasıl yaptığın hiç önemli değil. Dünyayı bulduğundan daha iyi bir durumda bırakmak. İnsanın elinden gelecek en iyi şey budur.
392 syf.
·
Puan vermedi
18 yaşında üniversiteye gitmeden önce bir partide sevgilisinden hamile kalan ve hamileliğini annesi hariç, sevgilisinden hatta çoğu kişiden saklayan, daha sonrasında doğurduğu kızını evlatlık veren Marian'ın hikâyesi. 18 yıl aradan sonra 18 yaşına basan Marian'ın kızı Kirby nereye ait olduğunu bulabilmek, kafasındaki karışıklığı gidermek için gerçek ailesini aramaya başlar ve onları bulması pek zor olmaz. Sonuç olarak öz annesini ve öz babasını da çok sever. Ama kendisi de biliyor ki bir çocuğu doğuran ve sevgiyle büyüten, aynı şey değildir. Kitap, Marian ve Kirby'in hayatını isimlerini başlık alarak anlatıyor olayları anlamak ve kavramak bakımından kitabın bu özelliğini beğendim. Hediye olarak geldi bitirmeden bırakmak istemedim tavsiye etmiyorum. Ki zaten kitabın sonu askıda kaldı ve tastamam bir sonuca varılmadı.
Ait Olduğumuz Yer
Ait Olduğumuz YerEmily Giffin · İndigo Kitap · 2016131 okunma
Hayali diyaloglar vol2
James Joyce: Ah, güzel bir gün, değil mi? Kelimelerin dansıyla dolu dünya... Sade: Ah, James, ne kadar naifsin. Kelimelerle dans ederken, ben onları yatağa atmayı tercih ederim. James Joyce: Ah, cinselliğin sıradışı dansıyla ilgili yazabilirdiniz belki de. Ancak sanatın yatağı, sayfalar arasında gizlenen gizemlerle
Reklam
Hak edeni, hak ettiği yerde bırakmak, yarı yolda bırakmak değildir..
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Kısacası tabiat ve tecrübelerim bana, bu dünyadaki bütün güzel şeylerin işimize yarayandan fazlasının bize bir faydasının olmadığını gösterdi. Başkalarına bırakmak üzere biriktirdiğimiz şeylerden de ancak kullanabildiğimiz kadarının keyfini çıkartırız, daha fazlasının değil.
… insanların en günahsızına kabahatlerin en ağırını; seven bir kalbi yüzüstü bırakmak ihanetini yüklemenin, asla affedilmeyeceğini seziyordum.
Sayfa 157Kitabı okudu
Seni serbest bırakmak beni kurtarmayı başarmanın en iyi kararıydı.
Bilinmeyen Şiir
Bilinmeyen Şiir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.