“Hayal et beni; sen hayal etmezsen var olamam ben; içimde, kendi günahımın ormanında titreyen ceylanı sezinlemeye çalış; hatta biraz da gülümseyelim. Ne de olsa, gülümsemekten bir zarar gelmez.”
hayal et beni sen hayal etmezsen var olamam ben içimde kendi günahımın ormanında titreyen ceylanı sezinlemeye çalış hatta biraz da gülümseyelim ne de olsa gülümsemekten bir zarar gelmez
“Hayal et beni; sen hayal etmezsen var olamam ben; içimde, kendi günahımın ormanında titreyen ceylanı sezinlemeye çalış; hatta biraz da gülümseyelim. Ne de olsa, gülümsemekten bir zarar gelmez.”
İletişim Yayınları 15 Baskı 2013 Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Müzzî, “Tehzîb'ül-Kemâl’inde ve Zehebî, “Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ"sında Hicri 130’da doğup 219 senesinde vefat eden Kufeli İmam ve Muhaddis Ebu Naîm Fazıl İbn Dükeyn'in(rh.a) hayatını anlatırken yaşanmış hoş bir vakaya yer verirler.
“Ebu Nuaym, şaka seven, şen birisidir. Ali İbn Abbas el-Magânî, Hüseyin İbn Amr el-Angazî’den şu sözleri duyduğunu rivâyet eder:
Adamın biri Ebu Nuaym’ın kapısını çalar. Ebu Nuaym içerden; "Kim o?” der. Kapıyı çalan; “-Ben” diye cevap verir. Ebu Nuaym;
“-Ben de kim?” diye yeni bir soru yöneltir. Adam bu sefer;
"-Âdem Oğullarından biri,” diye karşılık verir.
O böyle cevap verince; Ebu Nuaym dışarı çıkarak adamı hastretle kucaklar, öper ve ona; “Hoş geldin! Safalar getirdin' Ben de Âdem’in neslinden hiç kimsenin kalmadığını zannederdim' derr