Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
Hapşıranlara niçin 'çok yaşa' denilir? Hapşıran bir kişiye ‘çok yaşa’ demek adeti hemen hemen her kültürde vardır. Anlam olarak biraz değişik de olsalar sonuçta aynı kapıya çıkarlar. Hapşıranlara İngilizlerin ‘God bless you’, Almanların ‘gesundheit’, İtalyanların ‘felicita’ deme adetlerinin kökeni, hapşırmanın kişi için önemli bir
Sayfa 6 - AykırıKitabı okuyor
Reklam
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Güven kaynağına duyulan arzu, insanları her geçen gün biraz daha samimiyetten uzak oyuncular hâline getiriyor. Özne, dışarıdan gelen ve dolayısıyla yabancılaştırıcı olan birçok arzunun arasında bölünüp duruyor. Bu hâl garanti sağlayacak birleştirici bir faktörün, 'inanacak' bir kimse ya da bir şey, koruyucu alan olan bir ötekinin aranmasına sebep oluyor, fanatikleşme eğilimi artıyor. Özne, siyaseten, ideolojik olarak, hobi düzeyinde neye yakınlık duyuyorsa ona yapışıp kalıyor, orada kalabilmek için saldırmaya hazır hâlde bekliyor.
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
...bilimsel incelemelerin kaydettiği ilerlemeler sonucunda da canlı maddenin davranışlarının fizik ve kimya yasaları dışında başka bir şey tarafından yönetildiğini gösteren herhangi bir kanıta ulaşılamamıştır. Mesela sindirim sürecini ele alalım. Bu sürecin ilk adımı yiyeceğin ele geçirilmesidir. Bu, birçok hayvan, özellikle de tavuklar üzerinde dikkatle araştırılmış bir konudur. Yeni doğan tavuklar yenebilir tahıllarla aşağı yukarı aynı şekilde ve ebatta olan herhangi bir nesneyi gagalamalarına sebep olan bir reflekse sahiptir. Biraz deneyimden sonra Pavlov'un çalışmalarında izlediği yöntem gibi şartsız refleks şartlı reflekse dönüşür. Aynı şey belki bebeklerde de gözlemlenebilir: Bebekler yalnızca annelerinin memesini değil, fiziksel olarak emilmeye müsait olan her şeyi emerler; omuzlardan, ellerden ve kollardan gıda elde etmeye çalışırlar. Aylarca deneyim edindikten sonra beslenme çabalarını memelerle sınırlandırmayı ancak öğrenirler. Bebeklerdeki emme refleksi başta şartsız reflekstir ve hiçbir şekilde düşünsel değildir. Başarıya ulaşabilmesi annenin zekâsına bağlıdır. Çiğneme ve yutma da ilk başta şartsız reflekslerdir ancak deneyim yoluyla şartlı hale gelirler. Sindirimin çeşitli evrelerinde gıdaların geçtiği kimyasal süreç dikkatle incelenmiştir ve bu evrelerin devreye girmeleri için tuhaf ve çok önemli bir ilkeye de gerek yoktur.
Sayfa 128Kitabı okudu
259 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.