Herkes ne bilir acımı?
- Herkes geçer diyor. Geçer mi Efendim ?- Herkes ne bilir acımı Olric ?Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric? Geçmez evet geçmez. Geçti sanırsın ama, geçmez... Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır, dağıtır. Geçmez...Geçer
Reklam
Bir pantalon alır en iyisi. Ardından gömleği yeniler. Sıra ayakkabıya geldi mi, bir bayram tatilinde falan, kalkar köyüne gider. Kollarının altını doldurur. Has ekmek, akide şekeri falan götürür. Biraz por takal. Köyüne böyle girince kimse de artık, "Okudu da ne oldu? .. " diyemez.
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı; – Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Sayfa 688Kitabı okudu
Sözümü geri alıyorum. – Hayır, hayır, diye sözümü kesti. Senin mutluluk içinde yaşamandansa talihsiz olman daha çok hoşuma gider, bundan emin olabilirsin. Versilov gülümseyerek: – Sevgili dostum, hayatta bazı küçük talihsizliklere katlanmasını bilmeli, diye mırıldandı. Talihsizlikler olmasa yaşamaya ne gerek var ki!.. Sinirli sinirli
+1
Yürekten mi seviyor? Kesinlikle.. Öyleyse geleceğine emin olabilirsin... Biraz gecikebilir, ama bir gün mutlaka seni bulacaktır...
Reklam
Hayır efendim, yalanınıza kılıf uydurmayın!
"İnsan sevdiği kadına yalan söyler mi? Söyler. İnsan sırf çekip gitmesin diye, sırf biraz daha onunla kalsın diye, sırf alıp başını giderken bir kerecik de olsa arkasını dönüp gözlerinin içine baksın diye, en büyük yalanları sevdiği kadına söyler. Aşk için ama sadece aşk için yalan söylemek de aşka dahildir."
Sayfa 102 - Doğan Kitap, 18. BaskıKitabı okudu
Kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. Kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi haline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Sayfa 50
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.