günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
“Geçip giden her ay sizi korkunç sona biraz daha yaklaştırıyor. Zaman sizi kıskanıyor; gençliğinizin gülleriyle, zambaklarıyla savaşıyor. Zamanla renginiz solacak, yanaklarınız çökecek, gözünüzün feri gidecek. Öyle çok acı çekeceksiniz ki… Ah, gençliğinizin kıymetini bilin. En güzel günlerinizi sıkıcı şeyleri dinleyerek, kaybetmeye mahkûm olanı kurtarmaya çalışarak, kendinizi cahil, kaba, adi insanlara adayarak heba etmeyin. Bunlar çağımızın hastalıklı amaçları, yanlış idealleri. Hayatınızı yaşayın! İçinizdeki o muhteşem yaşama sevincini açığa çıkarın! Hiçbir şeyi ıskalamayın. Hep yeni heyecanlar arayın. Hiçbir şeyden korkunuz olmasın…”
Reklam
İnsanın mesela zengin, iyi aileden, gösterişli, oldukça tahsilli olması ve aynı zamanda hiçbir yeteneği, hiçbir şahsî özelliği hatta hiçbir gayesinin bulunmaması kadar can sıkıcı bir şey yoktur. En sonunda “herkes” gibi olmak… Zenginsiniz fakat Roçilt kadar değil; şerefli bir isminiz var, fakat tanınmamış. Güzel bir endamınız var, fakat hiçbir zevk doğurmuyor. Oldukça iyi bir eğitim görüyorsunuz; fakat kendinizi gösteremiyorsunuz. Zekânız var, fakat kendi varlığınızdan bile haberdar değilsiniz. Temiz kalbiniz var, fakat hiçbir erdem ortaya koymuyorsunuz. Bu şekilde, daha birçok özellik vardır. Yeryüzünde, sanıldığından daha çok bu cins insan vardır. Bunlar, bütün insanlar gibi iki önemli sınıfa ayrılırlar: Biraz dar kafalı olanlar ve “daha zeki” olanlar. Dar kafalılar daha fazla mutludurlar. Dar kafalı olan “sıradan” bir insan, kendisini olağanüstü ve orijinal bir adam sanır, bu fikrini de çok beğenir.
"Genceciksiniz ve gençlik sahip olunabilecek en kıymetli şeydir." "Bana hiç de öyle gelmiyor Lord Henry." "Şimdi öyle gelmez. Günün birinde buruş buruş olup çirkinleştiğinizde, derin düşünceler alnınızda çizgiler bırakıp arzularınızın yangınları dudaklarınızı mühürlediğinde anlarsınız, hem de acı acı anlarsınız. Şimdi
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Edebiyat Bir Tür Tablo ve Ayna
"Edebiyat da çok iyi bir şey, Varenka, çok iyi bir şey; bunu onlarda geçen üçüncü günümde anladım. Derin bir şey! İnsanların kalplerini güçlendiren, eğiten bir şey ve onların elindeki kitapta da bu konuda birçok şey yazılmış. Çok güzel yazılmış! Edebiyat bir tablo, yani bir tür tablo ve ayna; ifade tutkusu, ince bir eleştiri, edebe yönelik bir eğitim ve bir belge. Onlarda bütün bunları gördüm." Burayı okurken "Çok güzel yazılmış!" dedirtmişti cidden. :) Kitap Dünyası'na girerken bedenin kapıda kalıyor ve orada ruhunla dolaşıyorsun. Hisler ve düşüncelerle ruhunu hep yeniliyorsun ve çıkarken yine aynı beden içindesin ama umursamıyorsun. Hep aynı şeyler -bu kendi görünüşüm olsa bile- sıkıcı gelir. Bir takı veya saç modeli ya da kıyafetler vs. ile bedenimizin ara ara görünüşünü değiştirsekte ruhumuzun da bu değişikliklere ihtiyacı oluyor. Bazen ruhuma siyah kurdele takıyorum, bazen çiçekli bir taç, bazen ışıl ışıl görünmesini sağlıyorum, bazen ise siyah bir sis olarak kalıyor,arada ışıl ışıl ve rengarenk bir görünüm alıyor vs. Ruhumu değiştiren, besleyen, büyüten bir nevi ruh annesi görevi gören kitaplara bu yüzden aşığım. Çünkü benim ruhumla ilgilenmek biraz(!) zor ama kendileri bu işte harikalar yaratıyor.
"Beni sınıflandırmak istiyorsunuz, Memur Starling. Çok hırslısınız, değil mi? Güzel çantanız ve ucuz ayakkabılarınızla gözüme nasıl görünüyorsunuz bilmek ister miydiniz? Tam bir köylüye benziyorsunuz. Zevksiz ve temiz bir köylü. Gözleriniz ucuz taşlardan farksız, bir yanıt alabildiğiniz zaman parıl parıl yanıyorlar ve onların ardında sizse zeki bir insansınız, değil mi? Anneniz gibi olmamak için çırpınıyorsunuz. İyi beslenme kemiklerinize biraz çeki düzen vermiş ama madenlerden kurtulmanızdan bu yana bir kuşak ancak geçmiş olmalı. Batı Virginia Starling’lerinden misiniz, yoksa Oklahomalılardan mı? Koleje girmekle askerliğe girmek arasında bir seçim yaptınız, değil mi? Size kendiniz hakkında birkaç şey söyleyeyim, Öğrenci Starling. Sıkıntılısınız. Her şey sıkıcı ve usandırıcı. Akıllı olmak çok şeyin keyfini çıkarmanızı önlüyor, değil mi?"
Reklam
En büyük eksiğimiz korkudur neden dersen, onu öğrenemeden ondan kurtulamayız da onun için.. İşte bir Burak var ama onu gören olmuş mu bakalım? Eskiden çocuklardan bazıları özellikle melankoliye eğimli olanlar sessizliğin nasıl büyük bir nimet olduğundan söz ederlerdi. Gerçekten sessizlik, düşüncelere dalmanın iyi bir yoludur. İnsan kendi içinde
Sanatçı bir arkadaşımın bazen katılmadığım görüşleri oluyor. Bir çiçeği eline alıp "Bak ne kadar da güzel" der ve ben de buna katılırım. Ama ardından "Ben bir sanatçı olarak bir çiçeğin ne kadar güzel olduğunu görebilirim. Ama bir bilim insanı olarak sen onu parçalarına ayırırsın ve sıkıcı bir hale getirirsin" der. Biraz çatlak olduğunu düşünüyorum.
275 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.