Bukowski edebiyatı toplumsal bir nitelik taşır. Her ne kadar bireysel nitelikte görülse de eserlerinde; bireysel hayıflanma, eleştiri, isyan ve yıkıcılık gibi konular toplumsal bir hal alır onda; çünkü ortaya koyduğu her soruşturma bütünsel birbakış açısını taşır. Her mahrem ayrıntı onda genelin parçasıdır.
Sayfa 69 - İkaros YayınlarıKitabı okudu
Gece ile gündüz, gerçek ile hayal birbirine karışıyordu. Her şey kendi karşıtını içinde saklıyordu. Gece, gündüzün rengini sararken; hayal, yeni bir gerçeğin müjdesini veriyordu. Çıplak bedeniyle sereserpe uzayan kent, üzerine simli, ipekli, yumuşak bir örtü sarıyordu. Ama köy insanlığın çocukluk çağını, kent de olgunluk çağını temsil ediyorsa, İstanbullular kaygılı ergenler gibi hâlâ arafta yaşıyordu. Güzele uygun bir bakış edinemiyorlardı. Gündüz ürkek dolaşıyor, gece tedirgin yatıyorlardı. Güzel bir kent istemenin, güzel bir yaşam istemek olduğunu unutuyorlardı.
Sayfa 219 - İletişimKitabı okudu
Reklam
“nesnel-bilimsel” dediğimiz bakış da aslında garp’tan aktarılma birbakış tarzıdır; bizi sahici bir nesnelliğe değil, garp’tan çok farklı koşullarda gelişmiş bir olguya garp’ın terimleriyle bakmaya götürecektir.
Şu kesin ki hepimiz, bu yüzyılın sıradan insanların çağı olduğunu, toprağın, havanın ve suyun efendisinin bu sıradan insanlar olduğunu ve ulusların tarihsel yazgılarının bu alelade insanların elinde olduğunu söylüyoruz. İnsanoğlunun görkemine onurlu bir bakış getiren bu tablo, ne yazık ki sadece bir hayaldir ve bambaşka bir gerçekle karşı karşıyadır. Gerçekte insanoğlu, onun adına uzayı ve zamanı fetheden makinelerin kölesi ve kurbanı olmuştur. Onun fiziksel varlığını koruyacağı iddia edilen savaş teknolojisi tarafından sindirilmekte ve tehlikeye atılmaktadır.
Beyhude bir hayaldi, Nisan güneşi gibi geldi geçti, Bir bakış, bir söz aklımı çeldi Gönlümü çaldı, çekti gitti.
Sayfa 167Kitabı okudu
Beyhude bir hayaldi, Nisan güneşi gibi geldi geçti, Bir bakış, bir söz aklımı çeldi, Gönlümü çaldı, çekti gitti.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam