372 syf.
10/10 puan verdi
Okuyun!!!Hiçbirinizin kalbi küçücük bedenler kadar hassas olamaz!
Mağduru çocuk olan hiçbir konu göz ardı edilemez! Lütfen bahsedeceğim şeyler için bunları dile getirerek normalleştirmeyin, bu kadar bahsederseniz eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürürsünüz gibi yorumlar yapmayın. Zaten ensesti yapanlar bunu gayet normalleştirmiş veya bu zihniyetteki biri bunları okumasa da yapacağını yapar. Sadece okuyun ve okutun.
Ne zaman Yedi Güzel Adamdan birilerini okusam tatlı bir hüzün kaplar içimi...
Yedi Güzel Adamın "şiir avcısı" Erdem Bayazıttan Sebep ey, risaleler, gelecek zaman risalesi isimli şiir kitaplarını toplu bir şekilde okuma fırsatı buldum. Dizi sayesinde tanıdım aslında birçoğumuz gibi şiirlerine hayat katan güzel adamı.
Şiirlerinin naifliği, anlam bütünlüğü, beni benden alan üslubu,betimlemeleri,kısacık satırlarla bizlere sunduğu dünyalar, açtığı bambaşka kapılar...hayran kalmamak elde değil.
Yaşayarak okumak bambaşka..Erdem Bayazıt şiirleri işte böyle nasıl desem acıyı sevinci hüznü,kederi..çok derinden hissettiriyor.
Başta da ifade ettiğim gibi içimi tatlı bir hüzün kaplar her defasında çünkü neden bu güzel insanlar zamanında yaşamadım keşke birkaçını tanıma fırsatım olsaydı diye hep hayıflanırım.. neyse artık kitaplarlar idare edicez ..onların dünyasına kısacık yolculuklar yaparak..Kalbe dokunan hayata dokunan güzel insanlar ve kitaplar iyiki var.
Keyifli okumalar...
Ünlü bir yazar olduğunuzu ve karlı bir günde, fırtınanın tam ortasında, insanların pek de yaşamadığı dağlık bir yerde, tek başınıza araba kullandığınızı hayal edin. Oldukça ürkütücü bir hayal değil mi? Birçoğumuz geceleri böyle kabuslar görmüş ve irkilerek uyanmıştır. İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten bir hayal...
Peki ürkütücülük dozunu
·
Not rated
youtu.be/uusRCqM6zDM
kanalımızı inceleyip bize destek olabilirsinizz
Livaneli diyerek başlamak istiyorum yazıma. Bu ay okuduğum ilk iki kitapta da iki yeni yazarla tanıştım. Ve bu yazarları önceden okumadığım için pişman oldum diyebilirim. 'Huzursuzluk' isimli kitabımızda Livaneli'nin bize öğretmek istediği bir sözcük var HARESE. Kitabı okur ve bitirirseniz en kötü ihtimalle hayatınıza hiçbir zaman unutamayacağınız harese sözcüğü anlamıyla beraber giriş yapar.
.
Kitabımız bizi birçoğumuz bildiği, farkında olduğu ama kimimizin göz yummuduğu, kimimizin çaresiz kaldığı gerçeklerle burun buruna getiriyor. Savaşın içinde göremediğimiz insanların evlerinin perdelerini açıp inceleme imkanını veriyor. Hepimizin din, dil, ırk ayrımı yapmadan yaşamamız gerektiğini öğretmeye çalışıyor kitap bize. Nergis ve Mehmet'in de ölmeden önce dediği gibi "Ben bir insandım"...
.
Kitabımızın hikayesinden bahsetmek gerekirse çocukluğunda Mardin'de yaşayan arkadaş grubumuz zaman içinde dağılıyor. İstanbul'un kargaşasında olan İbrahim bir gün arkadaşı Hüseyin'in ölümünü öğreniyor. Mardin'e cenazisine gittiği zaman içinde de arkadaşının öldürülme sebebini öğrenmeye çalışıyor ve devamında kitap bize birçok şey öğretiyor.
.
"Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın anne!"
"Belki de buradan çıkarılacak bir ders yoktur," diyecek oldu Alice.
"Cık cık çocuğum!" dedi Düşes. "Her şeyden bir ders çıkar, o dersi çıkarmayı bileceksin.
Nereye gideceğini bilmiyorsan, gittiğin yolun bir önemi yoktur.” Günümüzün en büyük sorunlarından biri. Ne için yaşadığımızı veya yaptığımızı neden var olduğumuzu
William Shakespeare’in 1603 yılında yazdığı tahmin edilen tragedyası olan “Othello”da oyuna adını veren Mağripli Othello ile eşi Desdemona’nın fitneye kurban giden evlilikleri ele alınır.
Oyunda kötülük, fitne, fesat, sinsilik gibi fena huylar ete kemiğe bürünür, İago diye görünür. Öyle bir adamdır ki bu İago; Nuri Alço ve Tecavüzcü Coşkun bunun
