400 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Zengin Baba Yoksul Baba
Şu sorularla beraber aslında kitabın ne amaçla yazıldığını ya da ne anlatmak istediğini az çok anlayabiliriz. * Birçok yüksek eğitimli insan gerçek dünyada neden başarılı değil? *Okul sizi gerçek dünya için hazırlıyor mu? *Öğretmenlerin çoğu neden yoksul? *Okullar bize para konusunda neden çok az şey öğretiyor? Burda amaç okulu kötülemek değil. Okulda eğitim sisteminin belirli kalıplar çevresinde bilinçli olarak kalmaya çalıştığıdır. Evet kendi mesleğiniz olabilir. Birçok mesleğe ihtiyaç var bu doğru. Fakat neden ona bağımlı kalıp tüm hayatımızı onun çevresinde sınırlayalım? Kitap o sınırlar çevresinde kalmamayı, bu yolu nasıl çeşitlendirebileceğinizle ilgili yön veriyor aslında. Size de bu yolları öğrenip kendinize uygun olanla hayatınızı şekillendirme tercihi kalıyor. Ne kadar uygulayabilirseniz tabi. Ama bilirsiniz fedakarlık yapmadan hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Hiçbir yol kolay bir şekilde yürünmüyor. Alma-verme dengesi etrafında şekilleniyor hayatımız. Benim için inanılmaz zevkli bir süreçti. Kitabın bitmemesini diledim, anlarsınız sjsjs. Hem az çok öğrenmiş oldum hem de eğlenceliydi. Gerçekten alıp okuyun. Finans konusunda bilginiz yoksa işinize çok yarar. İyi ki okudum dediğim kitaplar listesine girdi.
Robert T. Kiyosaki
Robert T. Kiyosaki
Zengin Baba Yoksul Baba
Zengin Baba Yoksul Baba
Zengin Baba Yoksul Baba
Zengin Baba Yoksul BabaRobert T. Kiyosaki · Alfa Yayınları · 20226,9bin okunma
238 syf.
·
Puan vermedi
. . . PUSLU KITALAR ATLASI . . .
Hayal mi gerçek? Gerçek mi hayal? İkisi de mi gerçek? İkisi de mi hayal? . . . Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,8bin okunma
Reklam
Yo, hayır, babamın yürümemi istediği yolu seçmeye karşı çıkmıyordum. Tüm yollara giriyordum. Ama yürümeye gelince, yürümüyordum. Her adımda duruyordum; önüme çıkan her çakıl taşının ilkin uzağında duruyor, sonra giderek yaklaşıyor, yaklaşıyor, çevresinde dönüyordum; başkalarının benim için aşılmaz bir dağın, hatta kuşkusuz içinde yerleşebileceğim bir dünyanın boyutlarını edinen o çakil taşına hiç aldırmaksızın yanımdan geçip gitmelerine şaşıyordum. Böylece, birçok yolun daha ilk adımlarında durakaldım, ruhum dünyalarla ya da çakıl taşlarıyla dolu; ikisi de aynı kapıya çıkar. Ama, beni geçip ilerleyenlerin, yaşamı boydan boya geçenlerin, özde onun hakkında benden daha çok şey bildikleri doğruymuş gibi görünmüyordu bana. Kuşkusuz, önüme geçmişlerdi benim, hepsi de yiğit atlar gibi ileri atılarak; ama sonra, yolun sonunda bir araba bulmuşlardı: Kendi arabalarını. Büyük bir sabırla yapışlardı ona, şimdiyse sürüyorlardı onu. Bense hiçbir araba sürmüyordum; bunun için de ne dizginlerim olmuştu ne de at gözlüklerim; onlardan daha çok şey görüyordum, kesinlikle; ama sıra gitmeye gelince, nereye gideceğimi bilmiyordum.
Sayfa 11
155 syf.
8/10 puan verdi
·
61 günde okudu
Bu kitap birçok arkadaşım tarafından okumam için bana tavsiye edildi. Sonunda okumaya karar verdim ve okudum. İzlenimlerin şu şekilde: bu kitabı 4-5 yıl önce okusam belki beni etkilerdi ama şuan beni çok etkilemedi. Çünkü şuan kendime farklı bir yol buldum. Anlam arayışını bile gereksiz buluyorum çünkü insan sürekli değişim ve gelişim içinde olduğunu görüyorum. Herkesin farklı zevklerinin, yaşayış tarzlarının, yollarının olduğunu görüyorum. Bununla sonucunda hayatı ciddiye almamayı öğrendim. Çünkü ben öldükten sonra her şey bitecek ve bu iyi hissettiriyor. Doğru veya yanlışlar ya da yanlış dediğimiz seçimler hepsi kaybolacak. Ben öldükten sonra bana ne insanların ne diyeceğinden. Hayatı çok ciddiye almayınca attığım adımlar kolaylaşıyor. Herkesin yaşamak için başka yolları ve motivasyonları vardır, benim seçtiğim yol başkasına anlamsız gelebilir veya başkasının seçtiği yol bana anlamsız gelebilir. Ama sonunda gittiğimiz yer aynı ve geri dönen de olmadığına göre kimin daha doğru yaşadığını bilemeyiz. Hatta doğru veya yanlış yaşama diye bir şey olduğunu bile düşünmüyorum. Bu düşünce hayatımın sorumluluğunu tamamen elime almamı sağladı. Şimdiye kadar olabildiğince beni tatmin eden bir hayat yaşadığımı düşünüyorum ve bundan dolayı da pek bir pişmanlığım da olmayacak. Hayatta zor zamanlar da oluyor ama genel olarak hayatı kolay bir şekilde yaşamayı seviyorum,. Bazen aklımdan şu düşünce geçiyor; hayatımın bir döneminde yaşamak çok zorlaştığında ve acı çekmeye başladığımda belki de hayattan vazgeçerim, çünkü bu dünyada acı çekmeyi hiçbir mantığa oturtmam mümkün değil.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202332 okunma
Vincent ve Aşk
Sevgili Theo, / 3 Eylül 1881 Sana açmak istediğim bir sıkıntım var, ama belki biliyorsun, anlatacağım belki yeni değildir senin için. Sana söyleyeceğim şu: bu yaz K.'yı sevmeye başladım {Vincent'ın kuzeni} ama o bana geçmişiyle geleceğini birbirinden ayıramadığını ve benim duygularıma hiçbir zaman cevap veremeyeceğini söyledi. İki şık
Sayfa 19 - Bu yazı Vincent'ın aşk hayatının yalnızca bir kısmıdır.Kitabı okudu
Çalışan bir adam için otuz yaş, yaşamında bir istikrar döneminin tam başladığı yaştır, insan kendini genç ve enerji dolu hisseder. Ama, aynı zamanda, yaşamın bir evresi de sona ermiştir. Bu, bazı şeylerin artık hiçbir zaman geri gelmeyeceğini düşündürdüğünden melankoliye sürüklüyor insanı. Belirli bir pişmanlık duymak da saçma bir duygusallık değil aslında. Evet, birçok şey gerçekten de otuz yaşında başlıyor, o yaşta her şeyin bitmiş olduğu da doğru değil. Ancak, yaşamın veremeyeceğini anladığı birtakım şeyleri beklememeyi öğrenmiş oluyor kişi; üstelik her geçen gün daha iyi kavrıyor ki yaşam yalnızca bir ekme dönemidir, hasat mevsimi yoktur burada.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.