N

84 syf.
·
Not rated
ÖMÜR HANIM Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden Zaman, kaküllerinden doğar topuklarından batardı Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim. (s.9) Güzelliği, emeği, zamanı, sözleri en önemlisi de sevmeyi sevgili "Ömür Hanım"ından öğrenen şair,  ölümü de ondan öğrenmiş. Ölümün tüm soğukluğuna rağmen onu sıcacık ifade etmeyi başarmış eserinde. "İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin." (s.18) Sevdiğini unutacak ömrü kalmasa da dönüp dönüp yine ona başlasa da sessizce yaşamış her daim. "Beni onurundan doğuran kadın Kalmadı Bu kadarmış bizi büyüten acı Bu kadarmış içimizde yanan ışık Bu kadarmış yeryüzüne düşen gölgemiz." (s.81) Yokluğunda bile yok olmadığına inanarak seven ve insana "ne güzel seven adamlar var be!" dedirten okunası bir eser.
Yaşıyoruz Sessizce
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201612.9k okunma
Reklam
102 syf.
·
Not rated
"Yeni bir toprakta yürüyorsun, yolu da bilmiyorsun.” Bazen sadece yürümek gerekir. Ne olacağını, başımıza ne geleceğini bilmeden yürümek... Eserde karşımıza ilk çıkan etnik kökeninden dolayı değersiz görülen ve sömürülen, geçimini inci avcılığı ile sağlayan bir halk... Şu sömürü düzeni ne zaman biter bilinmez ancak ezilenlerin, hor görülenlerin hep olduğu bir dünya düzeni içinde yaşayan ve geçimini inci avcılığı ile sağlayan Kino ve ailesinin yaşam öyküsüdür bu eser. Kino, bulduğu eşsiz bir inciyle umut türküsü tutturmuş giderken açgözlü simsarların bir karabasan gibi üzerlerine çökeceğinden habersizdir tabii ki. Her şeye rağmen o umut türküsünü söylemekten vazgeçmez. Ta ki o hazin sona kadar. "Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı." Belki de bundandır tüm yaşananlar, kim bilir... Ya da bir türlü bitmek bilmeyen hırslar... Tomris Uyar'ın da dediği gibi "Gerçi yaşamın kalıpları değişebilir, bireyler uğradıkları yıkımlar ya da doğa güçlerinin baskısı yüzünden ezilip güçlükler yaşayabilirler ama yaşam temelde asla yok edilemez. Sulara gömülen dev inciyle yenilenir yalnızca." Hayat yolu hep inişli çıkışlı... Her şeye rağmen insan, yüreğindeki umut türküsünün hiç susmamasını istiyor elbet. Size hangi türküleri çağrıştırdığını öğrenmek istiyorsanız okuyun derim. 
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337.9k okunma
74 syf.
·
Not rated
Dönüşüm, toplumdaki yaşam çarkının birer dişlisini oluşturan insanın çeşitli sebeplerden ötürü çarktan düşmesi, ezilişi ve sistem dışına itilişini gözler önüne serer. Dolaylı olarak modern insanın iş ve aile kurumunda diğer kişilerin menfaatlerine göre dışlanmasını, işe yaramaz görüldüğünde ise kapı dışı edilip karamsarlığa, hatta yalnızlığa mahkum edilişini anlatır. Sosyal bir eleştiri yapılan eserde aynı zamanda başkahraman Samsa'nın böceğe dönüşerek herkese ve her şeye yabancılaşması, yalnızlaşması ve giderek yaşamdan kopmasına sebep olan ruh hâli de başarılı bir şekilde verilmiştir. Okuyacak olanlara keyifli okumalar...
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
165 syf.
·
Not rated
Yazar bu eserinde hem içinde bulunduğu dönemin siyasetini eleştirmiş hem de Müslümanların ahvalinden, tüm yaşananlara karşı insanların hâl ve tavırlarında bahsetmiştir. Kısacası olanlar ve olması gerekenler anlatılmıştır. "İşlerimizle uğraşıyoruz; ne var ki işlerimizin neye değdiğiyle ayrıca uğraşmıyoruz. Yaptıklarımızda bir şeyler eksik. Bir şeyleri kaybettiğimiz besbelli. Eğer neyi kaybettiğimizi biliyorsak o eksik olan şeyi bulmaya çabalamamız belki birçok zorluğu yenmemizi ve belki de bir çok eziyete katlanmamızı, bir çok tehlikeyi göğüslememizi gerektirecek." Evet, bir şeyleri kaybettiğimiz belli ama neyi kaybettiğimizi bilmiyorsak onu nasıl hatırlayacağız? "Asıl noksanımız, noksanlığımızı kavrayamamaktan doğuyor." Çok doğru, önce kendi noksanımızı bilmeliyiz ki bir şeyleri arama yoluna koyulalım. Suçu hep başkalarına atmaktan, bir şeyleri hep başkalarından beklemekten vazgeçmeliyiz. Sizce de bunun zamanı gelmedi mi? "Asıl karanlık güçler bizim bizzat kendi içimizde, niyetlerimizdeki bozuklukta ve dünyaya bakışımızdaki, dünyaya bağlanışımızdaki pisliktedir. Karanlık güçler enerjisini içimizdeki karanlıktan, bizim samimiyetsizliğimizden temin ediyor." Ve hatime; önce kendimiz iyi bir insan, iyi bir Müslüman olmalıyız ki dünyaya bakışımız, insanlara davranışımız ve dahi yaşamımız güzelleşsin.
Neyi Kaybettiğini Hatırla
Neyi Kaybettiğini Hatırlaİsmet Özel · İklim Yayınları · 19951,023 okunma
271 syf.
·
Not rated
Sevgilerde, Necatigil'in bizzat kendinin seçtiği şiirlerinden oluşan eseri. Şair, şiirlerinde genellikle sıradan insanları ev-aile-çevre üçgeninde vermiş. Orta sınıf kesimin şehir yaşantısını, geçim sıkıntısını ve ev içinde yaşanan sorunları dile getirmiştir. Yaşamın tüm bu zorluklarından ve yalnızlığından ya hayallerine ya da evine
Sevgilerde
SevgilerdeBehçet Necatigil · Can Yayınları · 20211,064 okunma
Reklam
118 syf.
·
Not rated
Behçet Necatigil, pek değerli "Evler Şairi"miz olur kendileri. Ben de ilk olarak "Sevgilerde" isimli şiiriyle sevmiştim onu. "Serin Mavi" ise hususî mektuplarının bir araya getirilmiş hâli. Mektup türünü okurken şair ya da yazarlar sanki sırlı odalarının anahtarlarını kendi elleriyle teslim etmişler gibi hissediyorum ve bu durum gerçekten çok hoşuma gidiyor. Burada da Necatigil'in evine, ailesine, işine hatta kedisine olan sevgisi ve bağlılığı çok net görülüyor. Hele eşine olan hitapları (sevgili refikam, efendim vb. gibi) da bir ayrı güzel. Mektupları yazan kişi şair olunca eser içinde şiir parçaları bulmamak abes olurdu. Zaten kendisini de "Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı.” diyerek tanımlıyor. Ve "Ne işi? Benim tek işim var: Şiir. Şiirle arama kimse giremez. (s.74)" diye de ekliyor.  "Her şey arada oluyor arada bir, bir arada Aralarda akla kara, bulmak arayı arayı Bir eldir aralar, açar bir kapıyı usulca Açıksa aralar, kapanır ne iyi!" (s.90) Okuyun, hem Necatigil'le hem de kitaplarla aranızı kapatın derim. :))
Serin Mavi
Serin MaviBehçet Necatigil · Yapı Kredi Yayınları · 2017206 okunma
96 syf.
·
Not rated
Vatan Yahut Silistre, Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri. Oyun, 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelenmiş ve halk büyük bir coşkuyla izlemiştir. Yazarın amacı, -her ne kadar kendi sonu sürgün olsa da- tiyatro aracılığıyla halkı bilgilendirmek, millî duyguları harekete geçirmektir. Zaten Tanzimat birinci dönem sanatçılarının maksadı da budur: halkı eğitmek. Oyunda sadece vatan aşkına değil, Zekiye ile İslam'ın aşkına da şahit oluruz. Edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan bu eseri okuyun, okutturun efendim. Abdullah Çavuş gibi ben de diyeyim: Hem okusanız "Kıyamet mi kopar?" canım. :))
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal · Bordo Siyah Yayınları · 201821.6k okunma
2040 syf.
·
Not rated
"Bu hayatta yeni bir şey değildir ölmek Ama yaşamak da o kadar yeni sayılmaz."(s.818) İlhan Berk, edebiyatımızda II. Yeniciler olarak bilinen şairlerimizden biri. Şiir kitaplarının bütünleştirilmiş hâli olan bu eserde, şairin anlatımının soyut ve kapalı olduğu, bilinçaltına ve serbest çağrışıma yöneldiği görülür. Eserde gündelik yaşamı
Toplu Şiirler
Toplu Şiirlerİlhan Berk · Yapı Kredi Yayınları · 2017197 okunma
74 syf.
·
Not rated
Ertuğrul Faciası, Behçet Necatigil tarafından yazılan bir radyo oyunudur. Evler şairimiz, Japonya'ya gidip de evine dönemeyen Ertuğrul Fırkateyni'ni anlatmıştır. Ayrıca seyir defterini tutan şair Ali Ruhi Bey'in de hem öyküsü hem de beyitleri epey etkileyici. Birçok şehidimizin olduğu ve çoğunun naaşına bile ulaşılamadığı bu üzücü olayın kısaca özeti ise satırlardaki gibidir: "Sultan 2. Abdülhamid devrinde, Türk-Japon dostluğunu kuvvetlendirmek amacıyla, Amiral Osman Paşa kumandasında, Japonya’ya gönderilen Ertuğrul savaş gemisi, 1889 temmuzu başlarında İstanbul’dan yola çıkmış, bir yıl iki ay kadar sonra Japonya’dan yurda dönerken, 16 eylül 1890’da bir gece Japon sularında Oşima kayalıklarına çarparak batmıştı. 650 subay ve mürettebatla yurda dönmekte olan gemiden, bu kazâda ancak 69 kişi kurtulabildi. (s.54)"
Ertuğrul Faciası
Ertuğrul FaciasıBehçet Necatigil · Yapı Kredi Yayınları · 2018169 okunma
88 syf.
·
Not rated
Bir profesörün akademik hayatını sonlandırıp köyde öğretmenlik yapması, emelleri doğrultusunda hareket edip çaba sarfetmesi gayet güzeldi. Okunabilecek bir gerçek yaşam öyküsü...
İdeal Öğretmen
İdeal ÖğretmenGrigory Petrov · Zafer Yayınları · 20196.2k okunma
Reklam
136 syf.
·
Not rated
Romanda üç oğlu ve eşini savaşta kaybetmiş bir ana olan Tolganay'ın hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor. Akıcı bir dili olan eser, kolhozlarda çalışan Tolganay ile Toprak Ana'nın konuşması şeklinde verilmiş. Toprak Ana'nın söylediği şu sözler ise oldukça dikkate değer: "Ey dağların, denizlerin öbür tarafındaki insanlar, siz ki mavi göğün altında yaşıyorsunuz, savaş neyinize gerek? Ben toprağım, bana bakın! Ben herbiriniz için aynıyım ve siz de benim gözümde eşitsiniz. Benim için önemli olan sizin sözleriniz değildir. Ben sizin dostluğunuza muhtacım, çalışmanıza, beni işlemenize! Saban izine bir çekirdek, bir tohum tanesi atın, size yüz katını vereyim, küçük bir fidan dikin kocaman bir çınar vereyim! Evler kurun, temel olayım! Üreyin, çoğalın, hepinize güzel bir barınak olayım! Derinim, yükseğim, büyüğüm, ucum bucağım da yok... Hepinize yeterim ben... ... Sen de bana insanlar savaşmadan yaşayamaz mı diyorsun Tolgonay. Bu bana bağlı değil ki. Siz insanlara, niyetinize, irade ve bilgeliğine bağlı."
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261.8k okunma
174 syf.
·
Not rated
Aytmatov'un okuduğum diğer eserlerinde olduğu gibi bunda da masallara, efsanelere yer verilmiş. Bir tarafta yedi sekiz yaşlarında dedesiyle kalan bir çocuk, diğer tarafta ise ona dedesinin anlattığı Boynuzlu Maral Ana efsanesi bulunmakta. Çocuk; gördüğü taşlara isim veren, sahip olduğu nesnelere verdiği değerle onlara birer kimlik inşa edip onlarla konuşan, babasının içinde bulunduğunu düşündüğü Beyaz Gemi'ye ulaşmaya çalışan kısacası düşler aleminde yaşayan bir çocuktur. Dolayısıyla iyi bir öze de sahiptir. Maral Ana efsanesi ise Kırgızların düşman kıyımına uğramasından sonra hayatta kalan iki çocuğun bir geyik tarafından büyütülmesini, bir nevi Kırgızların yeniden doğuşunu anlatan bir efsanedir. Genel olarak romana baktığımızda iyi-kötü zıtlığı karşımıza çıkar. "Her şey zıddıyla kaimdir." sözünden yola çıkarsak iyi öze sahip olanların iyi şeyler, kötü özlülerin kötü şeyler yaptığını görürüz. Ana tema ise kaçıştır. Bir düşü ölen çocuk, diğer düşünün peşine, aslen ise kendi sonuna gider. Romanın sonu insanı üzse de güzeldi. Düşlerimizin hiçbir zaman ölmemesi dileğiyle iyi okumalar...
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 199970.7k okunma
128 syf.
·
Not rated
Gerçek aşkın ne olduğundan, evlilikten, aile olmanın gereklerinden bahseden bir kitap. Birilerinin bizzat yaşadığı acı tatlı tecrübelerin mektuplaşmış hâlinden ya da onlarla yapılan sohbetlerin yazıya dökülmesinden oluşuyor. Bunlardan kendine pay çıkarmak isteyen herkes ve bilhassa yaşadığı her şeyi aşk zanneden gençler okuyabilirler.
Aşk Böyle Yaşanır
Aşk Böyle YaşanırHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 2019826 okunma
336 syf.
·
Not rated
"Ruhunun yorgunluğu varlığının bir parçası oldu çoktandır." (s. 12) Dünya Ağrısı'nda beni ziyadesiyle etkileyen cümlelerden bir tanesi bu cümle. Hem hangimize zaman zaman böyle olmuyor ki? Her anını sürur içinde geçiren birileri var mı ki?.. Galiba yok. Esere gelecek olursak derin bir melal hâli hâkim. Başkahramanımız Mürşit;
Dünya Ağrısı
Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20214,078 okunma
176 syf.
·
Not rated
Aziz Bey Hadisesi, adını da aldığı öykü ilki olmak üzere toplam altı öyküden oluşan bir kitap. Eserde sırasıyla şu öyküler var: Aziz Bey Hadisesi Kadın Hikâyeleri Yüzünden Soğuk Geçen Bir Kış Kar Yolcusu Mikail'in Kalbi Durdu Kırmızı Azap İlk iki öyküde sevgisizlikten, üçüncüsünde ise fazla sevgiden ölen kadınlar dikkati çekiyor. Aziz Bey'e gelecek olursak kibir kumkuması bir adam. Hikâye sonunda sevgisini en çok göstermesi gereken kişiden esirgediğini ve hiç benzememek istediği adama, yani babasına benzediğini fark ediyor. Tabii iş işten çoktan geçmiş oluyor. Genel olarak hayatta her daim görebileceğimiz tip ve karakterler mevcut eserde. Yazarın dil ve üslubunu beğendim. Tavsiye ederim.
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 201110.5k okunma
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.