“Sen dokuz yaşındayken, muhtemelen daha da küçükken, evinin ön bahçesinin bittiği yerden gelen, ‘Sen nesin?’ sorusuyla başlar.”
Jamaika kökenli göçmen bir ailenin Amerika doğumlu ikinci çocuğu olan Trelawny çok küçük yaşlarda sorgulamaya başladı kimliğini. Ait hissetmek istedikçe yabancılaştığı sadece çevresi değil aynı zamanda Andrew kasırgasının ayırdığı ailesidir de. Bir grubun üyesi olmak, onlar gibi davranmak için verdiği tüm çabalar onu daha da gülünç duruma düşürür, latinlere özgü ten rengi ile zenci olamayacak kadar sütlü kahvedir, kullandığı İngilizce beyazlara özgüdür, saçları siyah adamın saçlarıdır.
Topper, eşi Sanya ile Jamaika’yı geride bırakıp Miami’ye yerleşmek zorunda kaldığında ilk oğlu Delano’nun her şeyin üstesinden gelebileceğini de bilir, o kendisine benzemektedir.
Farklı aile bireylerinin Amerika’da karşılaştıkları zorlukları, yabancılaşma ve aidiyet mücadelelerini anlatan yazarın karakter yaratma konusunda yeteneği olağanüstü. Her biri ayrı ayrı birer roman konusunu oluşturulabilecek zenginlikte bölümlerden oluşan eserde bir ailenin kuşaklar arası ilişkileri muazzam bir bütün oluşturuyor.
Yazarın hayatının dörtte birini vakfettiği bu ilk roman 2023 Booker Ödülleri’nde kısa listeye kalmasının yanında 2023 ASPEN Words Edebiyat Ödülü uzun liste, 2022 Ulusal Kitap Ödülü, PEN/Jean Stein Kitap Ödülü, PEN/Bingham Ödülü, 2023 Carnegie Kurguda Mükemmeliyet Madalyası’na layık görülmüş.
İsmail Ferhat Çekem’in özenli çevirisi ile bizlerle buluşan eseri iyi ki okudum diyor ve sizlere tavsiye ediyorum.
Birgül Oğuz 'un özgün ve bir o kadar da şiirsel kaleminin bundaki payı yadsınamaz.
Hah, ne kadar öykü kitabı olarak
Mahpus) ve 6 (
Albertine Kayıp) öncekilere göre kat kat daha derin ve etkileyici duygu aktarımlarının bulunduğu romanlar bence.
Mahpus'ta anlatım daha çok Proust'un Albertine'e olan yüceltilmiş aşkıydı.
