"Beni inşa eden çoğu şeyi birini yahut bir şeyi kaybederken kazandım. Kaybetmek deprem gibi bir şey sanırım; evvela başın dönüyor zannediyorsun, sonrası enkaz. Toz dağılınca kendi enkazından çıkarabildiklerin senden yeni bir sen inşa ediyor. Yarınlar, bugün tozunu dağıttıkça var."
O.
ve ben hiç senin gibi gülen birini tanımamıştım. senin gibi bakan, senin gibi seven, senin gibi aşık olan. bakışların kahvenin 50 tonu, dağların, toprakların, tuğlaların.. kahveye ait her şey, gözlerinde saklıydı. kahve gözlerin, türk kahvesinin sade içen birine bile o şeker tadını tattıracak kadar güzel,derin,sonsuz.. sade içerim kahvemi, ne
Reklam
DİYARBAKIR KEÇİ BURCU EFSANESİ
Çok eski zamanlardı. Mezopotamya ovasında yaratıcının en sevdiği şehirde günler çabuk geçiyordu. Surlara taş ören duvar isçileri sık sık ara veriyor, Dicle ovasından getirttikleri karpuzları iştahla yiyerek serinlemeye çalışıyordu... Bir telaş vardı şehirde. Halk, henüz bir savaştan çıkmıştı ve şehir uzun bir zamandan sonra Mecusilerin elinden
Bir Yudum Kitap
Günaydın. Bazen ne kadar kolay vazgeçiyoruz bir şeylerden, birilerinden, gayemizden, vesiareden. Tuhaf... Paulo Coelho, "Hayallerin bedeli hep yüksek olmuştur." der. Bu bahsin tek doğrusu olmaz fakat, zorlu yollar ekseriyetle doğru yollardır sevgili okur. Var olun. Gizem Olcay - Doğuruyorum, Doğuyorum Masa Dergi, 10. Sayı Büyük
18 öğeden 11 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.