Günümüz kentli yaşantısını katlanılması çok zor hale getirmiş olan şey insanın daha kalabalık bir insan kitlesiyle sürekli ilişki kurmak zorunda kalması değil; aynı sömürü düzeninde yaşayan ve eşit olmayan insanların giderek daha çoğunun kendilerinden daha ayrıcalıklı insanlara özenmesi ve buldukları hemen her fırsatta olduklarından daha ayrıcalıklıymış gibi bencilce davranmalarıdır. Her sıraya önden kaynamaya, metro kapısı açıldığında inenler inmeden binmeye çalışan, sokağa çöp atan, araç sürerken yaya geçidinde yayaya yol vermeyen tiplerin hepsi; en ayrıcalıklıların herhangi bir sıraya girmek ya da toplu taşımaya binmek şöyle dursun, üretilen zenginliğin en güzel parçalarına çalışmak zorunda bile kalmadan kondukları toplumsal düzenin tüm insanları kirletip alçaltan etkisinin ürünüdür. Bu, yaptıklarını meşrulaştırmaz; ama kenti yaşanır kılmak için yapılması gerekenin, tuzu kuru orta sınıf kafasızlarının zannettiğinin aksine kenti nezaket eksikliğinden arındırmak değil, ayrıcalıklardan arındırmak olduğunu gösterir. Kimsenin ayrıcalıklı olmadığının herkesçe bilindiği bir toplum, uyum içerisinde bir arada yaşayabilmek için koyduğu, toplam özgürlüğü azaltmayan aksine çoğaltan kuralları ormandaymış gibi yok sayan birisinin yaptıklarına, düzeltici bir tepki göstermeksizin göz yummayacaktır.
Sayfa 104 - Yazılama Yayınevi, 3.Baskı, Aralık 2022.