çünkü bir şeyler yapmak zorundayım, bir ses çıkarmak zorundayım, bağırmak, çığlık atmak, ağlamak, küfretmek, ulumak zorundayım; o yüzfen gülüyorum. bunlar duyguları boşaltmanın değişik yolları.
ister bir lekeyi temizliyor olun ister bir balığı veya evi, düşünmek istediğiniz şey dünyayı düzeltiyor olduğunuzdur; ama aslında yaptığınız, işlerin kötüleşmesine izin vermekten başka bir şey değildir.
sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. o özel kişiyle karşılaştığın ilk anda, onun bir gün ölüp toprağın altına gireceğine emin olabilirsin.
o bana bakarken bile, hiçbir şey söylemeden, sadece bakışlarıyla seviyordu beni. bu nasıl bir şey, ben daha önce hiç yaşamadım ki... hayatında ilk kez şeker yiyen bir çocuk gibi işte... tadına bayıldım. hâlâ da bayılıyorum ya!