Düşüncelerimize ne kadar yoğunlaşıyoruz? Hiç neden bunu düşünüyorum veyahut neden bu davranışı gerçekleştiriyorum hakkında bir sorgulama sürecine girdiniz mi veya girdik mi?
Bazen ne yaptıklarımızı değil yaptıklarımızın ne sonuç getirdiğiyle ilgileniriz değil mi? Halbuki yaptıklarımız hakkında birazcık derinlemesine düşünsek o zaman sonuçları da
Türk edebiyatında ilk roman denemelerini çoğunu okudum ve hepsinin tarzları da aynı hemen hemen. İlk tarihi roman olma özelliğini gösteren kitap aynı zamanda bir aşk hikayesi içeriyor. Bu da zaten türk klasiklerinin vazgeçilmez ana kaynağıdır. Tarihi özellik olarak osmanlı-iran savaşını anlatıyor arada kırım hanlığıda olduğunu ve bir kaç karakter üzerinden olaylar onların etrafında gelişiyor. Romanın akıcılığını beğendim kendini okutuyor ve bir de şiirler bu romanın çileği olmuş gibi. Namık kemalin şiirleri okuyanlar bilir anlam bakımından çok zengin. Şimdiden iyi okumalar.
Ne kadar karmaşık ya da yüce olurlarsa olsunlar, düşünce ya da idealarımız çözümlediğimizde bunların, her defasında, daha önceki bir his ya da duyguyu kopya eden basit idealardan meydana geldiğini görürüz.
Varoluşcu psikoterapi dediğimizde aklımıza gelecek öncü isimlerden birisi olan Irvin Yalom kitabıyla psikoloji camiasında gerçekten yerinin orijinalliğini koruyor. Kitabında Ölüm, anlamsızlık, yalnızlık, özgürlük gibi konulara değinen ve bu kavramların insan psikopatolojilerini nasıl etkilediğini ve de en sonda bir vaka incelemesiyle güzel bir yazım akışı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kitabı okuyacaklara tavsiyem sakin ve dinç kafayla okumaları çünkü o kadar bilgi var ki bu bilgileri hazmedebilmeniz çok önemli. Psikoloji alanında çalışıyorsanız başucu kitaplarınızdan biri olmalı.
Kitabı hepsini özetlemem imkan yok ve yavaş yavaş hazmede hazmede okudum zaten biraz ağır okuyan birisiyim. Kitabı gerçekten çok beğendim. Bu kavramlarla ilgileniyorsanız kitaplığınız da olması gereken bir kitap. Bahsedecek olursam şöyle bir alıntı ile bahsetmek istiyorum;
"Varoluş vakumu, can sıkıntısı, durgunluk ve boşluk duygusu olarak
Kitap zamanın yani 20. Yüzyılda bilim kurgu niteliğinde gerçekten başarılı. Huxley dönemin şartlarıyla kafasındaki distopyayı kitaba güzel yansıttığı aşikar. Cinsellik, erotik, seks öğelerine yer vermesi o dönemde popüler olan akımlardan etkilendiğine yoruyorum ben zaten kitabın önsözünde ve sunuşunda bahsedildiğinden anlandığım kadarıyla. İki