Kim olduğumuzu bilmek bize güvende, denge de hissettirir. Fakat bazen kim olduğumuzla ilgili hikayeye o kadar sıkı tutunuruz ki, hikayemiz bizim için fırtınalı bir denizin ortasındaki kayık olur. Bizi tarif ettiğine inandığımız etiketlerle öyle bir bütünleşiriz ki, benliğimiz ve etiketimiz arasındaki farkı ayırt edemez hale geliriz. Sanki o sarı yapışkanlı kağıtlar, üzerimize sonradan yapıştırdığımız şeyler değil, doğum lekelerimizdir.