"Ölmek istemiyorum, ne tümüyle ne de yarım; ne ruhsal ne de bedensel olarak. Tüm yenilgilerden daha büyük bir şey var içimde. Karanlığın içinde güçsüz ve iştahsız ama ölmek istemiyor. Hep bekliyor. Hiçbir şey ummuyor fakat bekliyor. En kötüye bile razı olacak, ama kendini hiçliğin başladığı azap umudunun dahi olmadığı yere atmak istemiyor. En derin benlik bütünüyle ezik ve azap içinde kıvranıyor ama bu azabı seviyor, çünkü bu; var olmak, bir şeylere karşı durmak anlamına geliyor."
"İki çıkış yolu kaldı geriye: Ya bütünüyle bunamak ya da intihar etmek. Yine de hala büyük bir yaşama isteği var içimde. Ölmek istemiyorum. Yaşamı yenilemek ve baştan başlamak istiyorum. Farklı yaşam nedenleri bulmak istiyorum. Tanrı aşkına, hala yaşamak, kelimenin tam anlamıyla yaşamak, gözler ve ellerle, beyin ve karaciğerle on, yirmi, otuz yıl daha yaşamak..."
Reklam
"Tüm değer direkleri bu içsel kıvranışlar içinde kırıldı; tüm umutlar geçen yılların karanlığında soldu; olası son umutlar ise bir dünyaya, artık vaatler ve davetler barındırmayan bir yaşama tutunmaya yarayan çengellerden ibaret sadece."
Cesaretin, eli tabancalı bir adam olduğunu sanmanı istemem. Mertlik, baştan bitik olduğunu bilip de çabalamak, olacakları göğüsleyebilmektir.
"Ey rahip, bana başka dünyalarda başka hayatlar; daha güzel, daha huzurlu, daha ışık dolu bir hayat vadetmen nafile. Senin dünyaların hakkında hiçbir şey bilmiyorum, senin mutluluğunu tanımak istemiyorum. Ben bu dünyayı, bu yeryüzünü, bu çirkin, sıkıntılı ve karamsar hayatı tanıyorum ve sonsuza dek bunu istiyor, arzuluyor ve talep ediyorum. Ben tamı tamına kendi uğursuz, sıkıntılı, melankolik, mutsuz hayatımı, bu acı dolu hayatımı istiyorum."
"Ben ölemem, ölmek istemiyorum, asla ölmeyeceğim. Hayatta çok az sevinç tattım, çok nadir zevk aldım; bol bol ağladım, neredeyse hep acı çektim. Yine de ölmek istemiyorum. Hayır, asla: Hala yaşamak istiyorum; sonsuza dek yaşamak."
Reklam
god syndrome
"Güzellikleri ve korkunçluklarıyla, düşünceleri ve bedenleriyle tüm dünya, dünyanın tümü burada, bende, benim içimde ve ben ölürsem o da yok olacak."
"Ara sıra kendimi kaybetmeler; kaprisler, dengesizlikler, takıntılar: En korkunç şey ise o kafa karışıklığının, o baskının, kafadaki o ağırlığın salt baş ağrısından değil, ruh ağrısından, ruhun kansızlığından, nefret duyulan ve gerekli istirahatin sessiz utancından kaynaklanıyor olması. Bazen tekrar düşünemeyecekmişim, her şeyi alt üst olmuş fikirlerin, imkansız imgelerin, parçaların, cümlelerin gürültülü, hızlı, akışkan bir dansıymış gibi geliyor bana; beni ele geçiren, sürükleyen ve beni kendi yarattıklarımın gürültüsünde yok eden bir dans; karanlık koca bir denizde yanıp sönen ışıkların üst üste binmesi; sonrasında ise artık kendisine ait olmayan bir dünyada yapacak hiçbir şeyi kalmayan ve bedensel sağlığın güvencesine sığınmak için sadece yemek yemek isteyen birisinin kadavramsı yorgunluğu. Güzel bir günde kriz bitecek, bedenin bir parçası hareketsiz kalacak, beyin bir daha çalışmayacak, düşünmeyecek, önceden gördüklerini bir daha görmeyecek; gördüklerini hatırlamayacak, başkalarının düşüncelerini sızmayı, kendi düşüncelerini düzene sokmayı ve ifade etmeyi bir daha beceremeyecek. Bütünlükten kopmuş birkaç bayağı imgenin ağır ve budalaca gezintisi olacak; beyaz bir şeyler, beyaz duvarlar, kar beyaz önlükler ve sır barındırmayan gökyüzü, iyi bir tımarhanenin, paralı bir tımarhanenin tüm huzur dolu koşuşturmacası. Yoksa korkunç çığlıklar, devasa korkular, ruhun ve odanın karanlığı arasında geçen hayaletler ve çığlıklarla dolu geceler mi? Ya da belki de yavaşça ve bilinçsizce yitmek, bir daha asla hiçbir şey anlamamak, kavramamak, bilmemek, anlamadığını bile anlamamak... Ve son..."
"Bir tanecik de olsa kesin bir kesinlikle istiyorum! Yıkılmaz bir inanç istiyorum, bir tanecik de olsa. Doğru bir doğruluk istiyorum, küçük de olsa, banal de olsa tek bir tanecik!"
"Ben mutlu olmak için yaratılmamışım, hazzı aramamalıyım; mutluluğun sıcak ve pışpışlayan kollarına sığınıyorsam suç bende!"
Reklam
"Bütün hayatım düzen ve tertip içinde. her şey yolunda, hiçbir eksik yok. Sadece dışarıdan bakan ve başkalarını kendisiyle eşleştirerek yargılayan kişiler için her şey yolunda ve hiçbir eksik yok. Fakat ben dünya bunun için gelmedim, yaşamayı bunun için kabul etmedim. Dünya hiçlikten daha korkunç olduğu için kaldım dünyada; yaşam ölümden daha acı verici olduğu için kabullendim yaşamı."
"Kuşkucu muyum? Maalesef hayır. Kuşkucu bile değilim. Kuşkucu şanslıdır: En azından bir inancı vardır, kesinliğin imkansızlığına olan inancı."
"Benim bulmamış olmam, sahip olmamış olmam ne anlam ifade ediyor ki? Ben artık bu şekilde, şu andaki gibi, şüpheyle yadııma arasında sıkışmış, sürekli yeniden doğan arzu ile boğulmuş, sürekli tekrarlanan yenilgiden yorulmuş halde yaşamak istemiyorum. Birilerinin bana yardım etmesini, sükunete kavuşmuş birisinin bana kendi huzurundan bir parça vermesini istiyorum."
"Ben kendim olmak, sadece kendim olmak istiyorum. Ve kim olduğunu, nerede olduğunu ve gerçekten ne düşündüğünü bilmiyorum."
"Beni her taraftan sıkıştıran ve içime işleyen bu insan kalabalığının içinde kendimi bulamıyorsam, kendimi nasıl tanıyabilirim ki?"
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.