İLAHİ İYİLİK
Sevgi sabırlıdır ve sevgi bağışlayabilir...ama Sevgi asla sevgisiz bir nesneyle uzlaşmaz... Bu nedenle asla günahımızla bağdaşmaz, çünkü günahın değiştirilmesi mümkün değildir. Ama Sevgi sizin şahsınızla bağdaşabilir, çünkü şahsınız değişip yenileşebilir. THAERNE, Centuries of Meditation, 11,30 Tanrı'nın iyiliği üzerinde düşünmeye
Sayfa 25 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
Coğrafya ve uygarlık ilişkisi
Mısır'da Nil,Mezopotamya'da Fırat ve Dicle,Hindistan'da İndus ve Ganj,Çin'de Sarı Irmak gibi ırmak boylarını ya da Akdeniz dünyası,Anadolu,İtalya,Yunanistan gibi bölgeleri örnek göstererek,bu bölgelerde yaşayan insan topluluklarını uygarlığın temsilcisi sayarak diğer alanlarda yaşayanları dışlamak ne derecede doğrudur?Yaşamaya son derece elverişli sahada ömür sürmek kolaydır.Buralarda yaşanan ömürlerde her türlü kültürel ürünü vermek zor değildir.Ama,iklim şartlarının olağanüstü ağır olduğu,yiyecek ve bitki türlerinin kısıtlı bulunduğu coğrafyalarda hayatta kalabilmek maddi kültür ürünü vermekten daha başarılıdır.
Sayfa 29 - Bilge Kültür SanatKitabı okuyacak
Reklam
"Gençken her şeyi sözcük anlamıyla anlama gibi bir alışkanlığım vardı. Örneğin insanlar Güneş'in ya da kendiliğinden ışıyan diğer yıldızların yukarıda olduğunu söylediklerinde, onların gerçekten yeryüzünden daha yüce ve kutsal bir yerde olduklarını sanırdım. Aynı şekilde Tanrı'nın yukarıda olduğundan ya da azizlerin ruhunun
Sayfa 96 - 97 98-99-100-101Ayrıntı Yayınları (Felsefe Dizisi)Kitabı okudu
Heidegger'in bu karmaşık düşünme yollarına dalan bir kimse şunu kolayca görür ki, böyle imlenmiş bir zamanın, örneğin Kant'ın zaman kavramıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Kant'ta zaman bir transandantal gölüdür, tekil insanla bağıntılı, fakat yine de ondan bağımsızdır. Heidegger'de ise Zamansallık (Zeitlichkeit) tamamen insana uyarlanmıştır. Öyle ki insan yeniden "kendi zamanı"na, "ekstatik karakter" taşıyacak şekilde sahip kılınmıştır. İnsan zamansız olamaz; fakat zaman da insansız olamaz. Zamansallığın ekstazları sürekli birbiriyle kesişirler. Burada (yani Zamansalllk kavramında), Heidegger ile onun Fransız "öğrencisi" Sartre arasında çok ciddi bir fark vardır. Alman filozof şundan iyice emindir ki, insan geçmişin ekstazı içinde temellenir, o "tarihsel varoluş" tur. O kendisini ne ölçüde şimdiki zamanda tutarsa tutsun, ne ölçüde kendisini geleceğe "fırlatırsa" fırlatsın, geçmiş onunla hep birliktedir. Dilthey'in belirttiği gibi, insan hiçbir şeye yepyeni bir başlangıç yapamaz; kendisini geçmişte olduğu şeyden, olup bitmişliğinden (Faktizität) asla koparamaz. İnsanın söyleyip yaptığı herşey, geçmişte ne olduğuna, gelecekte ne olacağına ait tasarımına ve öncelikle de şu anda ne olduğuna bağlıdır. Heidegger bu modern zaman kavramını, "insandaki biricik birlik" olarak değerIendirir. Hiçbir bitki ve hayvan, hatta tanrı bile, Zamansallık'a sahip değildirler.
Şehir,Köy,Dindarlık ve İnsanlık ilişkisi
Dindarlık, şehrin büyümesiyle azalır; daha doğrusu, bu azalma insana yadırgatıcı bir tarzda tesir eden şehircilik unsurlarının birikmesiyle beraber meydana gelir. Çünkü şehir ne kadar büyürse, üzerindeki gök de o kadar ufalır. Tabiat, çiçek ve aydınlık o kadar az; duman, beton, teknik ise o kadar çok olur. Biz de o kadar az şahsiyet, o kadar da çok kitle oluruz. Şehir ne kadar büyürse, cinayetler de o nispette artar. Dindarlık şehrin büyüklüğüne ters, cinayetler ise doğru bir nispette bulunur. Bu iki fenomenin sebebi aynıdır. Köyde insan yıldızlarla süslü gök, çiçeklerle dolu kırlar, akar su, bitki ve hayvanları müşahede etmeye fırsat bulur. Hergün tabiat ve onun tezahürleriyle doğrudan doğruya temastadır. Zengin folklor, düğün âdetleri, türkü ve oyunlarda, köylü, sadece seyirci olmayıp, umumiyetle aynı zamanda iştirakçi da oluyor. Bunlar sayesinde o, bir ölçüde kültürel ve estetik yaşantıya kavuşuyor. Şehir insanı ise, bundan hemen hemen tamamen yoksundur. Büyük şehrin normal sakini güzel ve orijinal olan herşeyin kaybına maruz kalmaktadır.
Sayfa 146Kitabı okudu
Çaba öyle bir dürtüdür ki insan onun hep sonucunu görmek ister. Sonucunu hayal edemediği işte çabalamaz insanoğlu. Toprak-bitki-çiftçi ilişkisi gibidir bu biraz da. Çiftçi tohumla toprağı buluşturduktan sonra ürünü görmek için çabalar. Çünkü bütün alın teri o filizi görmek içindir.
Reklam
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.