İşi ancak bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan da çamur atar.
Sayfa 220Kitabı okudu
Kitabın sonundaki muhteşem bölüm
Kıyametin nasıl kopacağına dair bir hikâye anlatılır. Dünyanın muazzam kalabalığı gırtlağına kadar cehalete, şiddete ve cinnete gömülmüştür. Kocaman milyonluk şehirlerden birinde iki halsiz, ihtiyar kadın, unutulmuş, canlı cenazeye dönmüş görünüşleriyle bir köşeye büzülmüş ve bu bitip tükenmek bilmeyen korkunç sahneleri gözlemektedir. Kadınlardan biri ötekine döner ve şöyle der, " Felaket, şunlara bak. Her birimize bir bak. Hiçbir şey anladığım yok. Nedendir! Bu büyük âlem neden, bu dünya, bu milyonlarca insan böyle aşağılık halde! Anlamı ne bunun! Bir bilen oldu mu hiç!" "Bir uzun sessizlikten sonra, öbür kadın elini arkadaşının kolu üstüne koydu, şöyle dedi: "Hatırlıyorum, henüz genç bir kızken, uzun, çok uzun zaman önce, dilenen bir garip adam gelmişti şehrimize. Bizim gibi paçavralar içindeydi ve sivri bir külah vardı başında. Hala hatırlıyorum elini kolumun üstüne koyduğu zaman gözlerinde doğan sükûneti, o anda bana şöyle fısıldamıştı. "Lâ ilâhe İllalah."
Reklam
Gitseydin dünya ahiret acım olurdun. Kapanmayan yaram, Bitmeyen hikayem olurdun. İyi ki gitmedin.
Her şeyi değil ama gerekeni bilmek, dünya ve ahirette faydası olanı bilmek ve bildiğiyle amel etmektir marifet. Hakk'a, hakikate ve hikmete götüren bilgidir asıl olan, gerisi lafügüzaftır!
Şu bilinen hikâye
Harbi ruhen benimsemeyen, nerede ve niçin harp ettiğini bilmeyen, hatta kendi varlığının cahili olan askerlerimle uğraşırken, onlara acımakla, onları yadırgamak arasında bazı ruh çatışmaları duyardım.
Sayfa 90 - RemziKitabı okudu
"Hikaye her koşulda güzeldir; imkansız diye bir şey bilmeyen Tanrı'nın gücüne kanıttır."
Kırmızı Kedi, 19.Basım
Reklam
1.000 öğeden 811 ile 820 arasındakiler gösteriliyor.