Biz ayrı dünyaların değil, ayrı evrenlerin insanlarıydık.
Sayfa 11 - Pegasus yayınlarıKitabı okuyor
"Büyük şeyler yapamamak onu yıldırmıyor. İşte kadın eli,kadın emeği böyle bir şey-cesur. Onların yanında biz acemiyiz."
Sayfa 131 - İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Bugün parkta bu görüntü çok şey anlattı bana Sararmış solmuş otların arasında yem yeşil kalabilmektir hayat enerjisi Etrafın sana ne verdiği değil senin içinden sana ne sunulduğu önemlidir , Nedense Hayatta hep her şeyden birazcık kalır, sepette birazcık ekmek, poşette birazcık sebze , kenar köşede birazcık kırpıntı, her şeyden birazcık , tüm birazcıklar bir aş etmez , ama Onlarsız da olmaz ya tam ya hiç yoktur , Tıpkı bunun gibi insanda birazcık Aşk birazcık yorgunluk birazcık acı birazcık keder kalır bazen de birazcık mutluluk, ama asla umutsuzluk yok..... Bireyselciliği sevmiyorum ancak Bireysel özgürlük , Bireysel sorumluluk bireysel olgunluk çok kıymetli.. hayatta bunları göze alan insanlar bu kuru otların arasında yeşermiş gibi olacak ve yer bulacak kendine maalesef biz şeytan taşlamaktan tavafa zaman bulamayan insanlarız enerjimizi güzel işlere harcayalım iyilerle yol alalım ki yeşerelim
Şükrün zıddı yalanlama ve inkârdır. Nimetlerdeki ilahi kasti reddetmektir. Biz bir nimete şükretmediğimizde bir kere o nimetin varlığını yalanlamış oluruz. İkincisi, o nimeti Allah'ın bize verdiğini de yalanlamış oluruz. "Bunun neresi nimet?" demiş oluruz. Halbuki o bir nimet, o Allah'ın bit lütfu. Cenâb-ı Hak onu verirken nimet kastıyla vermiştir. Biz bunu şükürsüzlükle karşıladığımızda Cenâb-ı Hakk'ı da tekzip etmiş oluruz. İnkâr; görmezden gelmedir, yok saymadır. Bir insanın bize olan bir iyiliğini görmezden gelmek, onu hiç yapmamış gibi düşünmek, bir teşekkür bile etmemek onu rahatsız eder. Teşekkür, insanın en büyük vazifelerinden birisidir. Şükür, nimetin varlığını görmek demektir. Nimetin varlığını kabullenmek esasında şükrün başlangıç seviyesidir. Bu davranış, insanı vebalden kurtarır ama ileri seviyeleri de vardır bu işin. O nimetin derinliğini, güzelliğini, niteliğini ölçerek görmek başkadır. İşte buna "hakiki şükür" denir. Nimetlerin varlığına şükretmek bir seviyedir ama "Hangi nitelikte bir nimet, ne kadar büyük bir nimet, o nimet olmasaydı ne olurdu, eli- mizden gitseydi ne duruma düşerdik, böyle tam zamanında gelmeseydi ne kadar zor durumda kalırdık?" Nimetin gerçek derinliklerine inmek işte bu tür bir tefekkürle mümkündür. Yemek yerken yemeğin tamamına bir şükür, boynumuzun borcudur ama öyle insanlar vardır ki her lokmayı tefekkür ederler. Her lokma için besmele çekenler de vardır. Her lokmada gerçekleşen bir minnettarlık nerede, yemekten "Elhamdülillah!" diyerek kalkıp gitmek nerede? Bu ikisi arasında büyük fark vardır. Şükrün mertebeleri sonsuzdur.
Bilim, doğanın en son gizemlerini çözemez. Çünkü biz de doğanın, yani çözmek istediğimiz gizemin bir parçasıyız. MAX PLANCK
Bizim memlekette anlayan bir kadın olmak felakettir. Sade bizim memlekette de değil. Kadın olmak zor. Ben erkek olmak istemezdim belki…fakat erkeklere gıpta ediyorum. Onların aksiyon gibi büyük bir tesellileri var. Çalışıyorlar. İçleri dolunca boşalıyorlar. Biz yanlız doluyoruz. Fazla ağlayıp gülenlerimiz biraz rahatlıyor. Kadın için çalışmak, boşalmak ve kendini unutmak tesellisi az.
Reklam
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.