Şehidim, Sen o zırhlı olup da zırhı seni koruyamayan aracın tekerlekleri mayına bastığı anda biz evde çay içiyorduk. Bir ses duyuldu sanki evet ama rüzgardan kapı çarptı sandık. O an sen şehit olmuşsun ya hiç anlamadık. Şehidim, Sen o akşam 16 Şehit silah arkadaşınla mayına doğru hızla giderken biz Manisa'da yerli üzüm mü daha tatlı diğerleri mi onu yeyip tartışıyorduk. Az bir acı hissettik o an ama üzümün çekirdeği sandık. Şehidim, Sen şehit olurken biz Adana'da rakıya az daha buz istiyorduk. Bilirsin bu meret başka türlü içilmez. Bir an sızladı evet dişimiz ama kusura bakma buzlu rakı dokundu sandık. Şehidim, Sen Dağlıca'da geceden karanlık o zırhlıda dua mırıldanan dudaklarınla ilerlerken biz İstanbul'da gece kulübü'nün kapısında bodyguardlarla boğuşuyorduk. Bizim de zor bir anımızdı. O telaştan patlayan mayının sesini duyamadık. Şehit Komutanım, Sen 16 evladınla zehir zıkkım kokan o araçlardayken biz de Kordon'da trafikte sıkışmış kalmış çile çekiyorduk. Korna sesleri, barlardan savrulan çığlıklar derken inan patlamayı fark edemedik bile, kusura bakma artık. Şehidim, Şehitlerim... Bizim huzurumuzu, rahatımızı bir türlü sağlayamadınız gitti. Aşk olsun size... Bekir Yunus Uçar
Denememin devamı:)
Renk'in yüzüne baktı Yekta özlemle. O kadar kan kaybetmişti ki, yapılan makyaja rağmen göz altlarında morluklar seyretmeye başlamıştı. Elleri üşümeye başlamıştı. Bu hayra alamet değildi biliyordu. Ellerini ısıtmaya çalışırcasına sımsıkı sardı elleriyle. Bir yandan ağzıyla sıcak hava veriyordu. Bir an döndü ve görevliye "Klimayı açabilir
Reklam
Biz anlamadık. Bunca şey ne zaman yaşandı.
Anladık
bu gönül alevi eritiyor kemiklerimi yüzdüğüm yerden yüzüyor beni balıklar bu savaş kaybedilmeye müsait değil herkesin ayrı bir kaldıracı var dedim aşk ne de kutsaldır her şeyden onlar leylayı ciddiye aldılar dedim ben bugünü yazmadım onlar da yarını anlamadılar bi dünyalık ki kendime dönerim her nefesimde batar bir güneş var içime öyle aydın ki
Geceye Dair...
Ve Eylül isyan etti. "Yeter artık yeter! Her bir ayrılığı, Her bir hüznü bana yüklemeyi." dedi. Zavallı Eylül, haklıydı isyanında. Onca ay varken biz hep Eylül'e isyan ettik. Mayıs'ta olan yaşanmışlığımızı Eylül de yazdık. Ama biz hiç bir zaman Eylül'ü dinlemedik. Canım Eylül... Biz seni hiç anlamadık. Meğersem Eylül de sevdalıymış, Ondanmış sararıp solması, Ondanmış yolları yapraklarla donatması... Meğersem Eylül asırlardır aşıkmış. Kasım'da sevdalıymış. Ve hala Kasım'ın haberi yokmuş. Ve artık haberi oldu. Ama Kasım'ın cevabı, Bana "Maviyi" hatırlattı.. - B. Ali
Ağustos böceğinin şarkısı
Kızılderili şefleri trenle New York'a getirildi. Bir heyet kendilerini karşıladı. Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı. Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı.. Bir ara Oglala Lakhotaları'nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi. Diğer
Reklam
146 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.