Jasper Gwyn bizim kişi değil, hikaye olduğumuzu öğretti bana. Kim bilir hangi serüvene dalmış bir insan olduğumuzu düşünürüz, bu çok basit bir serüven de olabilir ama asıl anlamamız gereken yalnızca o kişi değil, tüm hikâye olduğumuzdur.
O kişinin yürüdüğü ormanız, onu aldatan kötü insanız, çevresindeki karmaşayız, geçen tüm insanlarız, nesnelerin rengiyiz, gürültüleriz. Anlayabiliyor musunuz? Biz birçok şeyizdir.
Biz, her şeyle bir arada birçok şeyizdir.
“Yarın! Yarın! Yarın!Nice yıllar yarınınla hapsettin bizi ey İbrahim’in Tanrı’sı.Peki, ama bu yarın dediğin ne zamandır?Ne de olsa insanız biz, dayanma gücümüz bu kadar!”
"AŞKIN NURU"
İhlas ve aşk ile sana geldim, al tozumu
Kaldır ki kalbimdeki mührü,
Gönlüme Aşk süzülsün,
Süzülsün ki senin bendeki Nur'un gözüksün.
Yazdıran sen ol Allah'ım, bense boş bir kağıt,
Yazdır hak olanı, gönüllere şifa olsun.
Rabbime niyaz ile selam ve dua ile.
Besmele ile başlayıp "Allah en doğrusunu bilir"
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Rüyamda insanlar bir kaldırımdı çoğu kararmış kırılmış ezilmiş içlerinde ise çok azı bembeyaz kırılmamıştı diğerlerinden farkli ve azınlıktalardı mutsuzlardı farkli oldukları için kirilmak nedir bilmiyorlardı aldatılmayı tanımıyorlardı sonrasinda darbe aldilar hayat bu tabiiki diğerlerinden aldıklari darbe onlari daha fazla üzdü kırdı duygusallaştırdı hayallerinden uzaklaştirdi kisacasi dayanamadilar tedavi olmaya gittiler tedavileri ise kirlenmek ve kırılmaktı topluma benzemeleriydi tedavileri( fikrimce bana benzeyen ve yeni DEHB li olduğunu farkeden yetiskinler icin olan düşüncem burada kaldirımlari birer insan olarak alegorikleştirdim kendimce bizler de insanız ve cok daha fazla kırılıyoruz diğer topluma nazaran fazla fedakarlıklar yapıyoruz birisini sevelim hele ki gidince dünyamız başımıza yıkılıyor hayat herkesi kırar ama biz küçük olaylari bile duygusallaştırıyoruz hayal gücümüz cezaya dönüşüyor) demek istedigim DEHB hastalik degil farkindalik olarak tanımlanmalı Teşekkurler.
Beni bu bunalımdan kim kurtaracak?
Vakit gece yarısını geçti. Pencerem açık. Uzaklardan hüzün dolu bir şarkı sesi geliyor.
İçimde tanımlanamaz bir daralma var. Bir el kalbimi sıkıyor sanki.
Ruhum kabına sığmıyor bu gece. Oda, ev, şehir, dünya, evren dar geliyor bana.
Bir yolculuk etmek, buralardan, kendimden, her şeyden uzaklaşmak, bir yerlere
Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu
Haydi biraz eğin başınızı
Bizden af dileyin
Kederimizi anlayın artık
Saygı gösterin sevgimize Belki sizi
affedebiliriz
Ne de olsa insanız biz de
Bir zayıf tarafımız vardır
Bu evrende Allah'ın varlığına işaret eden güçlü rasyonel deliller vardır. (misal; kompleks tasarım gibi)
Ve benzer şekilde yokluğuna işaret eden bazı deliller de vardır. (kuantum mekaniği gibi)
Ve tek bir delil, bir şeyin varlığını/yokluğunu her zaman kanıtlamaya da yetmez.
Ama Allah'ın varlığı/yokluğundan ziyade, bizim için daha
Nefis terbiyesinde çokça anlatılan kudsi bir hadistir.
Allah (cc) nefse sorar; sen kimsin, ben kimim?
Nefis; "ene ene, ente ente; sen sensin, ben benim" der. Keyfiyeti Allah (cc) tarafınca bilinen bir süre, ateşle terbiye görür. Sonra Rab yine sorar, cevap değişmez. Bu defalarca tekrarlanır, her defasında cevap aynıdır; Nefis;
Kitap, Chimamanda’nın -yazarın- yakın bir arkadaşının kız çocuğunu nasıl büyütmesi gerektiğini sormasıyla başlıyor. Yazarın arkadaşına yazdığı mektupları okurken senelerdir aklımdan geçen düşüncelerin kağıdın üzerinde görmek beni rahatlatan bir durum oldu. Belki başkaları için de büyük bir aydınlanma olur.
Maalesef dünyanın dört bir yanında kadın