Tevbe Suresi, 50. Ayet
-Ey Peygamber!- Eğer sana bir iyilik gelirse, bu -münâfık olan- o kimseleri üzer. Eğer sana bir kötülük gelirse, "-İyi ki- biz daha önceden tedbirimizi almışız" derler ve kibirlenerek dönüp giderler.
paldır küldür sevmişim seni, rüsva olmuşum ne mutlu “itirazım var” demişim, sitem sarkıtmışım avutmuşum öfkemdeki yiğit malcolm’u yılmışım âfâktaki rutin manzaradan ah şu biz büyük zavallılar, ah şu biz sabun köpükleri sen ki nisâhavva makamında bir münhasır tahtsın (peki ya sana gelelim, peki ya sana) itlik değildir bu, puştluk değildir deliriyorum sana virüslerce, afetlerce, harplerce madem ki herkes bir fikrin köpeğidir...
Payidar Zaraman
Payidar Zaraman
Reklam
Zât nedir? Ne anlıyoruz zât'tan? Hani bizzât deriz, bizâtihi deriz, zâten deriz ya, eklerini atıp geriye kalan şu zâtın ne olduğu hakkında ne söyleyebiliriz? Hoşça bakmasına bakacağız ama bir de şu zâtı bir bulabilsek, şu zât denen şeyi bir düşünebilsek! Sûfilerin tabiriyle lübb, filozofların tabiriyle cevher, mantıkçıların tabiriyle mahiyet, kelamcıların tabiriyle zât denen şu öz de nedir? Yunanlılar ousia, Latinler substratum demişler. Psikoloji'de kimileri ego, kimiler self, kimileri nomen diyerek etrafında dönmüşler. Biz ise can demişiz, yetmemiş canan demişiz. Taşrada arayıp bulamadığımızı söylemişiz. Canı canânda bir kez olsun bulunca da peşini bırakmamış, "Ben hakikatim," demekten kendimizi alamamışız. Modern insana göre insan canlı değildir. Bizim nezdimizde ise otlar da, taşlar da canlıdır! Yeter ki biraz kulak veriniz, inanınız o zaman bu âlemde varolan her şeyin nefes alıp verdiğini duyabilirsiniz.
Sayfa 96 - kapı / çiçeklerden özür dilemeliKitabı okudu
Kar Ülkesinin Çocukları
Az önce bir belgesel izledim "Karlar Ülkesinin Çocukları" diye. Hayatlarını zorluklarla idame ettiren o kadar çok insan var ki. Pek çoğumuz bunlardan haberdar dahi değil. Bence biz gül bahçesinin içinde açmışız gözlerimizi hep güzele, kolaya, iyiye alıştığımız için de artık bu nimetlerin şükrünü göremeyecek haldeyiz. Kim bilir çoğu zaman güllerin üzerine basa basa ilerliyoruzdur belki de. En ufak bir nezle olsak hemen envai çeşit meyve, tıbbi bitki, ilaç yanı başımızda. Dünyada bir yerlerde insanlar gripten vefat ediyor, tedavisi çok kolay olan ufak bir enfeksiyon onları hayattan alıp götürüyor. Nereye uğrasak okul, dershane, kurs merkezi vs. Bilgiye istediğimiz zaman ve mekanda ulaşmak o kadar kolay ki. Beslenme konusu ise gerçekten içler acısı. İzlerken ailecek gözlerimiz doldu ve dedik ki hepimiz aynı dünyadayız aynı nefesi soluyoruz. Sizce de çok derin tefekkür isteyen bir konu değil mi? Şu an tam da bu saatte milyarlarca farklı hayat yaşayan insan var. Hepsinin telaşesi bambaşka. Cüz-i irademiz ölçüsünde anlamaya çalışmalı ve tefekkürünü yapmalıyız fikrimce. Elhamdülillah müslüman bir coğrafyada maddi imkanları yerinde bir ülkemiz ve yaşayışımız var. Şükrümüzü hakkıyla eda edebilmek nasip olur inşallah.
Yürüyelim Seninle İstanbul'da
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim hayallerim kıpkırmızı olurdu İstanbul hala güneşin ardında ufuklarında birkaç kara leke birkaç kan pıhtısı dudaklarında İstanbul hala sevimli mi sevimli ve hala bir tomucuk tadında
DİRİLİŞ ERTUĞRUL-SÖZLER-TRT 1
Allah bu kutlu yolda bize de şehadet nasip etsin. Toprağı yurt yapan mezarlardır! Soluk soluğa koşan atlara andolsun! Esir olmayacağız. Zelil olmayacağız. Teslim olmayacağız.Tek sözümüz vardır: Zalime karşı cesaret, esarete karşı hürriyet! Biz Türkler adam olana her daim inanırız! Bir nefesine bile hükmedemediğimiz bu dünya için
Reklam
425 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.