Liberaller insanların özgür irade sahibi olduğuna inandıkları için bireysel özgürlüklere çok değer verirler. Liberalizm seçmenin ya da müşterinin neden-sonuç bağlamında deterministik kararlar verdiğini düşünmediği gibi tamamen rastlantısal davranışlar sergilediğine de inanmaz. İnsanlar doğal olarak dış etmenler ve tesadüflerden etkilenir ama günün sonunda her birimiz özgürlüğün büyülü rüzgarına kapılır ve kendi adımıza karar veririz. Bu nedenle liberalizm seçmenleri ve müşterileri el üzerinde tutar, bize kalbimizi dinlememizi, ne iyi hissettiriyorsa onu yapmamızı öğütler. Evreni anlamlı kılan hür irademiz ve "biz"in dışında kalan hiç kimse tercihlerimizi ve hislerimizi tam olarak bilemeyeceğine göre, çıkarlarınızı ve isteklerinizi gözetmesi adına hiçbir Büyük Birader'e güvenemezsiniz.
Şimdi anladım ki benim en değerli yanım bu karanlık ve sessizlikmiş. Bu karanlık her canlının yaratılışında var. Yalnız inziva halinde, kendi içimize döndüğümüz zaman, dış dünyadan uzaklaştığımız zaman bize görünüyor. Ama insanlar hep bu karanlık ve inzivadan kaçmaya çalışıyor. Ölüm sesine kulaklarını tıkıyorlar, kendi kişiliklerini hayatın hayhuyu arasında yok ediyorlar! Mutasavvıflar ne demiş: 'Hakikat nuru bende tecelli ediyor. Bense aksine, Ehrimen'in inişini bekliyorum. Şimdi olduğum ve gibi kendi içimde uyanık kalmak istiyorum. Düşünceleri aydınlatan parlak ve kof cümlelerden iğreniyorum. Hırsızların, kaçakçıların, para düşkünü ahmak yaratıkların arzularına göre düzenlenip yönetilen hu yaşamın kirli ihtiyaçları uğruna kişiliğimi yitirmek istemiyorum.
Ahlaka giden süreç Topçu'ya göre şöyle; "Hürriyet sorumluluğun şartı değil sonucudur. İnsan sorumluluk alabiliyorsa hür olur. Bu sorumluluğun sonucu hür iradesi ile seçilmiş davranış, ahlaki davranıştır."
Bir insan kendini hür olarak konumlandırmak istiyorsa kendine bakacak, ben sorumluluk alan bir insan mıyım? Sorumluluk alabiliyorsam hürümdür.