Bizim etrafımızda her şey öyle çabuk değişti ki: İnsan ilişkileri, çalışma koşulları, yeni âdetler. Psikolojimiz bile en derin temellerine kadar yerinden oynadı. Kelimeler aynı kalsa da, ayrı düşme, hasret kalma, mesafe, geri dönme, gibi kavramlarımız artık farklı gerçekleri ifade ediyor. Bugünün dünyasını kavrayabilmek için geçmişin dünyası için yaratılmış bir dili kullanıyoruz hâlâ. Ve sırf kullandığımız dille daha uyumlu diye, geçmişin yaşamı insan tabiatına daha iyi anlatıyor gibi görünüyor.
"Bizim halkımız çok yüzyıl öncelerinden beri uyur. Çok kötü biçimde afyonlanmış gibi uyur. Üfürükle tükürükle sersem tavuğa çevirmişlerdir onu. Bizim halkın durumunda olup da, uyanmak çok zordur örneğin!"
Reklam
Hayatını nasıl olup da bir kadına bağladığına şaşıyo­rum. Kadın bir oyuncaktan başka nedir? Erkek, tam manasıyla erkek ol... Erkek sert, haşin, âciz hislere yabancı, sadece kuvve­te tapan mahluktur. Dünyaya bizim gibi insanlar kendi kafala­rında tasavvur ettikleri şekli vermeli ve koyun sürüsünden far­kı olmayan halk ise sadece tabi olmalıdır.
Bizim ev gibi^^
Bir zindanda, her gün bir diğer güne benzer.
“Biz diri diri gömülenlerdik, yaşayan ölülerdik. Tecrit bizim mezarımızdı ve orada bir seans sırasında tıkırdayan ruhlar gibi firsat bulduğumuzda yumruklarımızla konuşuyorduk.”
Bir bakarsın, eh, adama benzer gibi... Ama yakından bakınca görürsün ki, yalnızca bir kabuk! İçi yok! İçi yenilip, bitmiştir! Okutmak gerek bizim milleti, zihnini bilemek gerek...
Sayfa 91 - İş Bankası kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.