OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Reklam
Ülkede sınıf yok değil, bizim aydınlarımız sırtını vermesini bilmez sınıfa… Dramı da bu..Toplumu sınıflar değiştirir, kişiler değilki… Tek başlarına uğraşır dururlar zavallıcıklar. Düşman kurnaz. Okul kitaplarını bile hep, tek başına aydının yiğitliklerine övgü ile doldurmuştur. Namık Kemal, Tevfik Fikret.. Nazım!ı da böyle bir övgüyle budayıp kitaplara sokarlarsa şaşmayın!
Sayfa 125Kitabı okudu
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 18 hours
Konu olarak sıradan aşk hikayesi diye adlandırılabilir. Fakat bu sefer farklı dekorun sürüklediği çıkmazlık söz konusu. Sıradanlıktan sıyıran kısmı iç savaşın, kıyımların olduğu bu sürecin yarattığı -1915 ve Bolşevik (Ekim) devrimi arasında- umutsuzluk. Şunu anlamalıyız ki insan bulunduğu zaman ve çevreden ayrı düşünülemez. Savaşın yarattığı vahşet, katliamlar, işkenceler, tecavüzler ve adlandıramadığım tüm iğrençlikler insanın ruhuna işler. Dolayısıyla bizim için şu an iyi olanın, kitapta işlenen zaman içinde mükemmel nitelikte olduğu bilinmesine karşın, insanların bilerek veya bilmeyerek iyi olanı ıstıraba , çıkmazlığa sokması son derece doğaldır. Sonuçta kitapta görüldüğü üzere, İnsan psikolojisinin esnek yapıda oluşu özellikle savaş döneminde gözle görülür şekilde anlatılmış. Hikaye içerik olarak, soylu sınıf mensubu adı geçen üç kişi; Eric, Sophie ve Conrad etrafında şekillenir. Eric'in kendisine bile itiraf edemediği Sophie' ya aşkı, can dostu -Sophie'nın kardeşi- Conrad'a ihanet etmiş duygusuna kapılmasına yol açar. Devamında Eric'in egosundan taviz vermeyişi, gururundan Sophie'yi hiçe sayışı, Sophie'nin da bu ıstıraba karşılık intikam duygularına sürüklenişi işlenir. Bu ikilinin arasındaki savaş Sophie'yi dayanılmaz acıya sürükler ve kararını verir. Eklemek istediğim son nokta ise hikayenin geçtiği yer ile ilgili. Katowice Polonya'da yer almaktadır. Avrupa ülkeleriyle Rusya'nın arasında tampon bölge işlevini görüyor desem yanlış olmaz. Kitaptan çıkardığım kadarıyla savaşılan cephelere yakınlığı sebebiyle yıkılmış terk edilmiş ıssızlaşmış hayalet bölgeye dönüşmüştür.
Bir Ölüm Bağışlamak
Bir Ölüm BağışlamakMarguerite Yourcenar · Helikopter Yayınları · 2011293 okunma
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Reklam
Cemil Meriç
DİN AFYON MUDUR? ... Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi. Avrupa'nın tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir. Osmanlı için şuurdur din, tesanüttür, sevgidir. Osmanlı toplumu insan haysiyetine ve inanç birliğine dayanır. Hegel belki haklı: Tarih tezatlar içinde gelişir. Osmanlı'nın tezatı Avrupa'dır. Batı'da maddecilik bâtıl'ın hisarlarını yıkan bir dinamit, hür düşüncenin dinamiti; Osmanlı İmparatorluğu'nda maddecilik bir kendi kendini tahrip cinneti. Avrupa, Osmanlı ülkesine papaz ihraç eder. Hristiyanlığa davet için mi? Ne münasebet. Tek emeli, Osmanlı'yı dinsizleştirmektir. Dinsizleştirmek, yani "etnik bir toz" haline getirmek. Bir kelimeyle: dinsizlik, Batı'nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meş’umdur; onlar için ilerleyiş; bizim için çözülüş ifade eder.
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklardır, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222,223,224,225,226
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.