Elif

Elif
@bizimgibikitaplar
instagram: @ bizimgibikitaplar 🩵
Edebiyat Öğretmeni
15 reader point
Joined on July 2020
Reklam
Ümitsizlik önfarkındalık adına ödenen bir bedeldir.

Reader Follow Recommendations

See All
Görev ve sadakat sahte görüntülerdir, arkasına saklanılan perdelerdir. Kendini özgür kılmak kutsal bir hayır demektir, ödeve bile.
Reklam
Kendi kaderimin kontrolünü ele almanın ne demek olduğunu artık biliyorum. Çok korkunç, ama harika bir şey.
Pişmanlıklar kaybolup gitmezlerdi. Sinek ısırığı gibi değildiler. Sonsuza kadar kaşınırlardı.
Bütün sanatlar tam bir adanmışlık istiyordu. Eyleme ne kadar yoğunlaşırsanız, diğer şeylerden o kadar uzaklaşıyordunuz. Kendiniz olmaktan kurtulup yaptığınız şeye dönüşüyordunuz.
Hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.
Reklam
Başkasının belleğini ağır ağır edinmekten başka neydi okumak?
Canım, güzelim, kederlim, felaketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol gel, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaşan korkunç felaketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.
Tüm ömrünü bir şeyler bekleyerek geçirmişti zaten; babasının işten eve dönmesini beklemek, sevgiliden gelecek, ama hiç gelmeyen mektubu, yıl sonu sınavlarını, treni, otobüsü, telefonu, tatilleri, tatillerin sonunu beklemek, hep beklemek. Şimdi de kendisiyle önceden randevulaşmış olan ölümü beklemek zorundaydı.
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyormuş gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.
Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünden değil midir?
Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdi.
Reklam
Benim nazariyem şudur ki insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için eşya onlara uymak tabiatındadır.
Muğlak duyguların etkisiyle, ömrün geçip gittiğinin bilinci ve yenilik arayışıyla, belli bir çizgiye kadar yürümeye, o çizginin ötesinde ne olduğuna bakmaya zorlamıştı kendisini ve gördüğü şey uçurum değil, boşluktu.. ya da çirkinlik.
Yalnız aptallar bir de akıllı geçinenler zaman kaybeder.
Tabiat bir tapınak değil imalathanedir, insan da onun içerisinde bir işçi.
Aslında düşünecek olursak, peşinizden gitmelerine şaşmamalı! Eskiden gençler okumak zorundaydı, cahil görünmemek için ister istemez çalışırlardı. Oysa şimdi ‘yeryüzünde her şey saçmadır’ dediler mi iş bitiyor. Gençler bu duruma çok sevinmiştir. Eskiden boş kafalıydılar, şimdi nihilist oldular.
Reklam
Bu gece yine galiba gözlerimi uyku tutmayacak. Hastalar gibi mesut olanlara da geceler öyle uzun geliyor ki...
Beni üzsün, uğraştırsın, ziyanı yok fakat kendi kendimle yalnız bırakmasın…
Öyle sanıyorum ki gece, bu kocaman dünyanın bütün evlerini birer birer dolaşarak ne kadar keder, ümitsizlik varsa hepsi toplamış, getirip benim göğsüme doldurmuşlar.
Hangi ümide sarılsam elimde kalıyor, neyi seversem ölüyor..
Eşyaların gücü içlerinde birikmiş hatıralar kadar bizim hayal ve hatırlama gücümüzün cilvelerine de bağlıdır elbette..
Bazı insanların yoksulluk, kafasızlık ve aşağılanma gibi talihsizlikler yüzünden bütün hayatlarını acılar çekerek yaşadıkları düşüncesi, tıpkı cenaze arabası gibi aklımın içinden ağır ağır geçerek kaybolup gitti. Yirmi yaşımdan beri üzerimde beni her türlü beladan ve mutsuzluktan koruyan görünmez bir zırh olduğu duygusu vardı içimde. Bu duygunun bir yanı, bana başkalarının mutsuzluğuyla fazla meşgul olmanın ve beni de mutsuz edebileceğini ve zırhımın delinmesine yol açabileceğini sezdirir.