Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif

Elif
@bizimgibikitaplar
instagram: @ bizimgibikitaplar 🩵
Edebiyat Öğretmeni
15 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Görev ve sadakat sahte görüntülerdir, arkasına saklanılan perdelerdir. Kendini özgür kılmak kutsal bir hayır demektir, ödeve bile.
Reklam
Kendi kaderimin kontrolünü ele almanın ne demek olduğunu artık biliyorum. Çok korkunç, ama harika bir şey.
415 syf.
·
Puan vermedi
Duygulandıran bir roman; Nietzsche Ağladığında. Psikanalizin doğduğu ve entelektüel bir ortama sahip 19. yüzyıl Viyana’sında gerçekten yaşamış olan Nietzsche, Dr. Breuer, Sigmund Freud, Lou Salomone gibi aydınların, bilim insanlarının yaşamlarının kesiştiği bir noktada başlayan bir roman. Konusu ise Dr. Breuer’ın Nietzsche’nin arkadaşlarının ricası üzerine, Nietzsche’yi ümitsizlik hastalığından kurtarmak için verdiği terapiler ve çabalarla başlayıp sonradan Nietzsche’in etkisiyle Dr. Breuer’ın da ortaya çıkan hayatı, iradesi, düşünce şekilleri.. Roman genel anlamda çok akıcı ve güzeldi, özellikle Nietzsche’nin düşüncelerini ve yaşamını daha yakından öğrenmek, ayrıca fikirlerini de anlayabilmek açısından idealdi. Gerek duygulandığım, gerek de Nietzsche’ye gerçekten çok üzüldüğüm bir romandı. Fakat aynı zaman Dr. Breuer için de sevindiğim ve hayatı anlamak açısından ufkumun genişletildiğini düşündüğüm, zaten sürekli insanı düşünmeye ve tartışılan konular hakkında fikir yürütmeye ve sanki siz de terapinin içindeymişsiniz gibi düşündürecek tarzda bir kitaptı.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Pişmanlıklar kaybolup gitmezlerdi. Sinek ısırığı gibi değildiler. Sonsuza kadar kaşınırlardı.
Bütün sanatlar tam bir adanmışlık istiyordu. Eyleme ne kadar yoğunlaşırsanız, diğer şeylerden o kadar uzaklaşıyordunuz. Kendiniz olmaktan kurtulup yaptığınız şeye dönüşüyordunuz.
Reklam
282 syf.
·
Puan vermedi
Çok beğenerek okuduğum kitap; Gece Yarısı Kütüphanesi Gerek konusu, gerek akıcılığı, gerekse sonu olsun çok beğendiğim ve sevdiğim bir kitap oldu. Hayatta yaşadığımız pişmanlıklar ve olasılıklarla ilgili bir kütüphanenin olduğunu düşünün. Orada sayısız olasılık ve sayısız hayata sahip olabiliriz. Bunları tek tek deneyebilir, ait olduğumuz yaşamda kalabiliriz. İşte hayatı berbat giden Nora Seed bu kütüphaneyle tanıştı ve kendine uygun olan hayatı aramaya başladı.. Gerçekten konusu farklıydı, çok da merak uyandırdığı için 2 günde bitirdim. Felsefi bir kitaptı. Hem varoluşumuzu hem hayat amacımızı hem de bu zamana kadar yaşadığımız hayatı sorgulatan bir kitap bence. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim hem çok uzun değil hem de gerçekten etkileneceğinize eminim.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,9bin okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
İlk olarak 10 yaşında okuduğum ve o zamanlar beni çok etkileyen kitap; Çocuk Kalbi Öncelikle kitap hem çocuklar hem de yetişkinler için. Çok dokunaklı ve güzel, hayatın değerlerini, yaşadığımız dünyayı bize hatırlatan bir kitap. Bu kitapta 3. sınıfa başlamış bir çocuğun günlüğünü okuyorsunuz. Sınıfındaki arkadaşları ve öğretmenlerini onun bakış açısından tanıma şansınız oluyor. Sınıfındaki öğrencilerin yaşadıkları kimi zaman çok mutluluk verici kimi zaman gözyaşlarıyla okunuyor.. İtalyan yazar olan Edmondo De Amicis, 1880lı yıllarda yaşamış ve bu kitabında da o zamanların sefaletini savaş sonrası İtalyayı da gözler önüne seriyor. Oldukça akıcı ve okunaklı aynı zamanda da çok duygusal bir kitap. Zaten çocuk edebiyatının baş yapıtlarından biri olduğu da söylenmeden geçilmez.
Çocuk Kalbi
Çocuk KalbiEdmondo De Amicis · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,5bin okunma
Hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.
Başkasının belleğini ağır ağır edinmekten başka neydi okumak?
Reklam
Canım, güzelim, kederlim, felaketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol gel, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaşan korkunç felaketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.
423 syf.
·
Puan vermedi
1.5 ay beni oyalayan depresyona sokan o kitap; Bu kitaptan önce Orhan Pamuk’tan Masumiyet Müzesi’ni okumuş ve beğenmiştim. Ancak Kara Kitap bana biraz farklı geldi. Bu kitap sayesinde Postmodernizmi sevmediğimi anladım diyebilirim. Modernizmde söylenen şeyi anlamak için belli bir bilgi birikimi gerekir, söylenmek istenen şeyi anlamak için onun üzerinde düşünmek lazımdır. Postmodernizmde ise söylenen şey zaten genelde anlaşılmazdır ve anlatma gibi bir gayesi yoktur. Bu kitap da tam olarak öyleydi. Konu bütünlüğü bakımından da karışıktı. Konusu özetle Avukat olan Galip’in evlendiği amca kızı Rüya’nın ve onun ağabeyi olan köşe yazarı Celal’in bir gün ortadan kaybolmasıyla ve Galip’in onları aramasıyla ilgili. Aynı zamanda İstanbul sokakları, apartmanları ve semtlerini de çokça anlatıyor. Bir bölümde Galip’in onları aramasını okurken diğer bölümde Celal’in bir köşe yazısını okuyorsunuz. Köşe yazılarının bazıları gerçekten çok güzeldi ama bir köşe yazısı bir öykü şeklinde olması bence insanın dağıtıyordu ve kitaptan kopartıyordu. Tasavvuftan, tarihe, İstanbul sokaklarına, hayat hikayelerine dair pek çok konuyu da içinde barındırıyor. Ama okurken size bir depresyon havası ve iç sıkıntısı da veriyor. Sonuna doğru beni biraz heyecanlandırmış olsa da sindirilerek okunması gereken ve herkesin de fazla beğenmeyeceğini düşündüğüm bir kitap.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229,1bin okunma
Tüm ömrünü bir şeyler bekleyerek geçirmişti zaten; babasının işten eve dönmesini beklemek, sevgiliden gelecek, ama hiç gelmeyen mektubu, yıl sonu sınavlarını, treni, otobüsü, telefonu, tatilleri, tatillerin sonunu beklemek, hep beklemek. Şimdi de kendisiyle önceden randevulaşmış olan ölümü beklemek zorundaydı.
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyormuş gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.
216 syf.
·
Puan vermedi
Paulo Coelho’nun bu ses getiren kitabı, kendisinin akıl hastanesi deneyimleriyle harmanlandığı 24 yaşında bir genç kız olan Veronika’nın hikayesini anlatıyor. Veronika sıradan, risk almayan, normal bir hayat süren bir genç kız. Yazarın bunu özellikle vurguladığını düşünüyorum. Hayatına son verme isteğiyle birlikte yaşadığı olaylar bize hayatın kıymetini anlatmaya yetiyor. Başlarda iç karartıcı bulacak olsanız da okudukça sizi içine çekecek, Veronika ve diğer hastaların hikayelerini merak etmekten kendinizi alıkoyamayacaksınız. Kısa ve sürükleyici bir kitap. Bitirdikten sonra tıpkı Veronika gibi hayatın anlamını sorgulayacağınıza eminim, çünkü ben sorguladım.
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202078bin okunma
76 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.