1 kaç saat önce serinin 3. kitabı için inceleme yazdım o kitap benim seride en çok sevdiyim ilk kitaptı bu ikinci en sevdiyim kitap. Hem ağladığım hem güldüğüm bir kitap. Yine önce filmini izlemiştim uzun bir süre geçtikden sonra kitabını okudum. Ben şöyle söyleyeyim kitap çoooooook daha güzel hiç kalın olduğuna bakmayın hemencecik bitiyor gerçekten. Şimdi konuya geçelim:
Harry kuzeniyle birlikte ruh emicilerin saldırısına uğruyor ve mahkemeye çıkması için yoldaşlık üğeleri tarafından büyücülük dünyasına götürülüyor. Ve olaylar tüm hızıyla başlıyor. Umarım incelememi beğenmişsinizdir.
Hoşça kalın
Bu kitap hayatım boyunca okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Şöyle söylemek isterim filmini önceden izleyip Sirius'a hayran kalmıştım kitabı okuduktan sonra bir daha hayran kaldım. Seriyi çooook seviyorum ama bu kitabın yeri bir başka. Benim seri boyunca en sevdiyim karakter Sirius Black. Bunu adımdan da anlarsınız zaten. Neyse baya bir övdüm şimdi konuya gelecek olursak:
Harry eniştesinin kardeşi yüzünden evden ayrılıp Hogwarts cadılık ve büyücülük okuluna gitmek için yola düşüyor ve bir anda kensini bir büyücü otelinde buluyor.(arada da bir sürü olay oluyor ama spoiler olmasın diye söylemiyorum.) Ve orada arkadaşlarıyla karşılaşıyor. Ron'un babası Harry'e Sirius hakkında ne duyarsa duysun onun peşine düşmeyeceyine dair söz verdiriyor fakat bildiyiniz üzere Harry ailesinin Sirius yüzünden öldüğü duyup onu peşine düşüyor ve hikayemiz başlıyor.
" Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek..."
“SIRIUS!” diye haykırdı. “SIRIUS!”
“Geri dönemez, Harry,” dedi Lupin,
Harry’yi zapt etmeye çabalarken sesi
çatlayarak. “Geri dönemez, çünkü öl-”
“ÖL - ME - Dİ!” diye kükredi Harry.
“SIRIUS!”