Mutluluk nedir diye sorsanız bana , kaşıntıdır derim . Bir gün az kaldı mutlu oluyordum . Bir sancı saplandı belime , kıvrana kıvrana yatağa düştüm . Böbrek taşı imiş . Sancıdan öleceğim . Sabaha karşı idi , doktor geldi , morfin yaptı . Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi , çok güzel bir dünya başladı birdenbire ... İnanamıyordum ... Mutlu idim , tam anlamı ile mutlu ... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum ... Ama o ara , kulağımın arkası kaşındı azıcık . Şöyle sinek ısırmış gibi . Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum , mutluluğuma ara vermemek için . Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu . Çaresiz kaldırdım kolumu , kulağımın arkasını kaşıdım , tam olsun mutluluğum diye . Kolumu gene yanıma uzattım . Biraz sonra ... Biraz sonra gene o kaşıntı . Kaşıdım , biraz sonra gene. Gene kaşıdım . Bitmedi , bitmedi namussuz kaşıntı , iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 115 - Everest açık hava
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Reklam
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu olu­yordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. San­cıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor gel­di, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire. . . İnanamıyordum. . . Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu. . . Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın ar­kası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Bir az sonra. . . Bir az sonra gene o kaşın­tı. Kaşıdım, bir az sonra gene. Gene kaşıdım. Bit­medi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duya­cak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlıyacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 78
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 115
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntı derim
Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluğumu.
Sayfa 115
Reklam
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.