Gönderi

Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu olu­yordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. San­cıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor gel­di, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire. . . İnanamıyordum. . . Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu. . . Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın ar­kası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Bir az sonra. . . Bir az sonra gene o kaşın­tı. Kaşıdım, bir az sonra gene. Gene kaşıdım. Bit­medi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duya­cak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlıyacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 78
·
94 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.