Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Didem Madak
Didem Madak
Her insan tin olacak yapıda, ruhsal-bedensel bir sentezdir, yapı budur ama o, bodrum katında yaşamayı tercih eder, yani tensel koşullar içinde. Ve o bodrumda yaşamayı yeğlemekle de kalmaz, hayır, bunu o derece sever ki , birisi çıkıp da ona, emrine amade duran ilk katta oturmasını önerecek olsa, içerler - zira oturduğu yer ne de olsa kendi evidir.
Reklam
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
İnsan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor. Hislerinin arasına, bodrum dairesine sızan su gibi sızıyor.
Çıplak Babalar
Babam öleli üç yıl olmuştu.Annemle. babamın evindeki hiçbir ses bana tanıdık gelmiyordu artık; hiçbir koku,hiçbir oda babam marangoz tezgahında marangozluk yaparken çoğu oyun oynadığım Bodrum bile ıssızlaşmıştı.Babamı hatırlatan hiçbir şey yoktu.Artık hiçbir şeyin önemi yoktu.
Sayfa 77 - YkyKitabı okudu
İnsan ruhunun bodrum katı hırdavatçı dükkanına benzer, ne penceresi vardır, ne ampulü. Karanlık. Orayı ancak psikanaliz lambası ile aydınlatabiliriz.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
İnsan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor. Hislerinin arasına, bodrum dairesine sızan su gibi sızıyor.
"..nihayet seviyorum yalnızlığı bir aşk gibi."
Her neye baksa, her kimi görse, karşısında acı vardı.."
bu kitabı kaldırıp at. çünkü bütün bunlar aysız bir gecede istanbulda bir bodrum katında aysız bir gecede kızıl bir ay ve fiyord icad etmek için seleniyum ve klorofilin birbirine karıştırıldığı yalanlardan başka bir şey değil.
Reklam
kaldırıp at sonra bir aşkın siluetini çizmeye çalışan bu kaypak kitabı, içinde eski tarz venedik tipi bir tekne gibi süzülerek kendimden uzaklaştığım, gölgesi ölüm kadar güzel siyah uzun bir dalga gibi kendimin ve senin cesedinin siluetlerinin elyazısı dalgalar halinde beyaz sarp kayalıklara vurduğu bir ayvazovski manzarasının içinde donup kaldığı, ressamların resimlerine baktığı gibi bir bakışla kendine bakıp uzaklaştığı, çenesini öne doğru uzatarak başı arkada gözlerini hep geriye doğru kaydırarak fırlatmaya hazır bir bumerang gibi bakan çileci felemenk ressamlarının yapacağı gibi mutlaka bu kitabı kaldırıp at. çünkü bütün bunlar aysız bir gecede istanbulda bir bodrum katında aysız bir gecede kızıl bir ay ve fiyord icad etmek için seleniyum ve klorofilin birbirine karıştırıldığı yalanlardan başka bir şey değil.
"Her dakika kurumlar, sorular ve talepler arasında gezinir, onların yalnızca son parçasını biliriz, dolayısıyla hâl durmadan geçmişe uzanır; müsadenizle şöyle söyleyeyim, altına bodrum yapılmış zamana dizlerimize kadar gedik açar, gediği de hâlin tâ kendisi sayarız!"
Sayfa 291 - Aylak Adam YayınlarıKitabı okudu
Pierre Pierrard dokuma imalathanelerindeki bedenlerin acısını okura duyumsatmayı başarır. "Kırk yedi yaşındaki Prinquette çarkları yağlamaktadır; derken, bir kayışa kapılınca, kafatası ana milin üstünde ezilir, cesedi de oraya bağlı kalır. ( ... ) Kırk yaşındaki Vanthuyne elinde bir demet otla aktarma milinin yanından geçmektedir: Ot demeti mile takılınca, sarmaşık gibi dolanıverir ve zavallıyı da kendine çeker; adamın ayağı bacağından kopup on adım öteye fırlar; mil durduğunda, otlar Vanthuyne'i boğup öldürmüştür. ( ... ) Otuz yaşındaki Cornil, Pourrez'de cilacılık yapar; mile dayanınca, mil onu kemerinden kapıverir; çığlıklarını işiten olmaz. On dakika sonra, göbeğinin alt tarafı deşilmiştir." 1856'da, on üç yaşındaki makaracı Appoladore Daussy azarlanmaktan korktuğundan, işçilerin yokluğunda bir kayışı sabit bir makaraya geçirmeye karar verir; makara onu kaptığı gibi duvara çarpar. Aynı yılın 9 Ağustos'unda genç Hochard makinenin destek bölümüne tırmanır ve eliyle bir kayışı tutar; birden elini kaptırıverir. Makine bedenini de çeker kendine. Ateşçiye bodrum katındaki makineyi durdurmasını söyleyemezler bir türlü. En sonunda makine durduğunda, "yolda ezilip paramparça olmuş bir kuklayı andırır ( . . .) boynuna dolanan gömleği çocuğu boğmuştur. Bedeni dakikada yüz yirmi kez dönüp ayaklarıyla tavanı delmiştir." İşveren bunu dert etmez.
Sayfa 335Kitabı okudu
kaygı ile korku arasındaki fark; halüsinasyon ile gerçek arasındaki fark gibidir. kaygı, henüz var olmayan bir duruma karşı duyulan endişeyken; korku ise var olana karşı ortaya çıkan en yüksek gerilimdir. insanoğlunun en büyük zaaflarından birisi ise kaygı ile korkuyu sürekli karıştırmasıdır. ~tıpkı hayal ile gerçeği karıştırması gibi..~
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.