Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Tinsel Eğitim"
Bunaltıcı belirsizlik, nedensiz huzursuzluk, tüketici can sıkıntısı ve boğucu kaygı gibi türlü bataklıklardan kurtulmanın yolu bir yerden anlamlı bir uğraşa tutunmaktır. Meşguliyet ruhsal sancıları dindirir, zihinsel yükleri hafifletir, bedensel gerginliği dağıtır.
Aralık Ayı Hikaye Etkinliği (1 Aralık 2020- 2 Ocak 2021)
YENİ BİR İNSANLIK İNŞA ETMEK LAZIM Aylardan haziran. ‘Ölçme - Değerlendirme’ konulu eğitim seminerindeyiz. Boğucu, leş gibi bir salonda onlarca kişi oturmuş patlıyoruz. “Bize yeni salonlar lazım.” dedim. Perdeye yansıtılmış yazıların aynısını okuyup bizi sıkıntıdan öldürmeye çalışan bir ‘amir’ var. “Biz kendi kendimize de sıkılırdık.
Reklam
Cepte dört buçuk lira var. Üç buçuk lirasını aç karınlarını doyurmak için simite, kalan bir lirasını da melodika çalan çocuğa harçlık verdiler ve Dostoyevski romanı kahramanı olmaya hak kazandılar. Al sana Dostoyevski romanı kurgusu. Al sana romanda karakter olmak için, hayat tarafından bütün şartları olgunlaştırılmış insanlar: Yoksullar, boğucu ve soğuk havada hastalar ama çok az da olsalar aralarında iyi kalpli insanlar da var. Burası Rusya değil burası Türkiye.
William Butler YEATS #theleftovers
Savrulmada uzun yeleleri, işitiyorum Gölgemsi Atları, Şiddetli toynakları gürültülü, gözleri beyaz ışıkla dolu; Kuzey üzerlerinde açıyor geceye ait dar ve ürpertici katları, Sabah dağılmadan önce açıyor gizli sevincini doğu, Batı ağlıyor solgun çiy içinde ve iç çekerek geçip gidiyor, Güney aşağılara doğru güllerini fırlatıyor kızıl ateşin: Ah boşunalığı uykunun, umudun, arzunun ve düşün, Yokoluşun atları boğucu balçığa batıyor: Sevgili, göz kapakların aralansın, vursun kalbin bırak Üstünde kalbimin, aksın saçların göğsümün üzerinde, Aşkın ıssız saatini boğarak huzurun derin seherinde, Ve onların savrulan yelelerini, gürültülü ayaklarını saklayarak.
VAZGEÇMEK NEDİR?
VAZGEÇMEK * Elindeki külleri savurup gökyüzüne, yukarıya bakmaktır. * Vazgeçmek bazen tercih, bazen kabullenmek, bazen de tükenmek demektir. "Bugün içimdeki yerini değiştirdim. Yüreğimin ortasında duran yerini değiştirdim. Bunun için önce kaldırdım seni durduğun ve iz bıraktığın yerden. Neredeyse şeklini almış etimin üzerinden. Sonra
Karamsar edebiyatın ilk akla gelen ismi şüphesiz ki Franz Kafka’dır. Karmaşık diliyle, yarattığı boğucu atmosferlerle, tedirgin edici hikayeleriyle ve umutsuz karakterleriyle dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından biri olmuştur. Video:👉youtu.be/1oqegsavESI
Reklam
/Derin Sesim kısıldı Derinliğine dalmakla çıkıp kurtulmak bir yanılgı mı Oysa yeşil mavi ve havada gri ne kadar derin Oysa topu topu birkaç saat İnsanlara sorsan çok az Ama düz görülen zaman ne kadar derin
Mesela şuan buraya twitter'dan geliyorum. Düşününce ne kadar farklı mecralar olduğunu anladım ki bilemezsiniz. 1Kitap Nâif. Twitter Hoyrat. 1Kitap Keşfedilmemiş.Twitter Fazlaca kullanılmış. 1Kitap sekme sekme kitaptan kitaba atlanıyor. Twitter sekme sekme insanlara. 1Kitap her ân bir hayata dokunan, onda söylemese 'yük' olacak, taşmış bir bilgiyi öğrenme. Twitter günlük-geçici- lâfı güzaflar silsilesi. 1Kitap takip edilen-takipçi ayrımı veya sayısının önemli olmadığı kapsayıcı, herkes için bir yer olan. Twitter takipçi sayısı ile övünenler güruhu. Bu maddeler o kadar çok artırılabilir ki herkesin aklına gelenlerle. Velhasıl kelam burasının kıymetini bilelim bulduğumuzda şükredelim. Ve duamdır. Burası sadece birer Köy olarak kalsın Metropol olmasın yaşadığımız yerler gibi kasvetli, boğucu..
"AYNALIKAVAK KASRI" GEZİ YAZISI
İstanbul, onca yağmalanmaya rağmen aslında baştan sona bir şiir-şehir. Hemen her semtinde kadîm bir mısraa rastlamanız muhtemel. Doğma büyüme İstanbulluyum, bu şehir  beni hâlâ şaşırtmaya devam ediyor. Cumartesi günü keşfettiğim ve büyülendiğim bir mekândan söz etmek istiyorum bugün sizlere: Beyoğlu ilçesi sınırları içinde yer alan Aynalıkavak Kasrı’ndan. Bahçesi ayrı, kendisi ayrı bir şiir olan bu büyüleyici mekâna girer girmez şehrin boğucu atmosferinden çıkıp birkaç saatliğine başka bir yüzyıla geçiş yaptım adeta. Bahçedeki kadim manolya ağaçları, sedirler, fıstık çamları, rengarenk çiçekler dış dünyadaki sıcak ve boğucu atmosfere inat esen tatlı hatta biraz üşüten rüzgar, beni aldı ve bambaşka diyarlara götürdü. İnanılmazdı cidden. Hiç abartmıyorum, viranelerin içine düşmüş emsalsiz bir inciydi Aynalıkavak Kasrı. Devamını okumak için: hercaiokumalar.wordpress.com/2019/09/15/siir...
3 ay sonra kalemin başına oturup ağlayarak yazdığım o şiir.
Tutunmak istediğim dallar, Ahuzarı efkara kaldı. Hoyrat bir rüzgara gitti mektuplar, Yetişilmezliğin esrarında yandı kelimeler. Koştuklarım ezilmiş bir kayanın altında Bitmez artık evvelden boğucu bu nefessizlik. Yürünmez kimsesiz kayıp ve kirli yollar Geçmez zihnimdeki zincirden halatlar Sorgusuzluğun yaşandığı bu çağda O yürek bu yüreksizliğe nasıl katlandı. Saklandı mı duvarsız bahçe artlarında. Bir secdeye sığdı mı o ağır baş Geçti mi kirli ve ıssız sokaklardan hayallerimiz. ruhumun uçurumda kalan elerinden koptum. Yitirdim zihnimin kayıp denizlerini. Bir şeyler eksildi. Yetişemediğim sualsiz hatırların bağrında. Bağıramadım... Susmanın erdem olduğunu öğrenmiştik. Bir kez daha yetişseydin, Pembe uçurtmanın ipini gösterseydin. Ve mor bir fanilanın arkasindaki ayak izlerimi geçseydin... Ulaşabilseydin yazgıma, İsmini işleseydin ruhumun kayıp mısralarına. Yaşamaktan bir nefes verseydin, Bir kez daha gülmelerin ardına iletseydin çocukluğumu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.