Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.13
#insandankaçan #Moliere günümüzden epey bir yıl önce yazmış olduğu bu oyunla adeta hem kendi asrını hemde bu yüzyılı yaşamış olmalı Çağını, dönemin yaşantısını, insanını tanımak bir yana insanlığı anlamak başka bir yana işte Moliere böyle (de) bir yazar (mış) Ayrıca bu oyun ve karakterler Moliere'in kendi hayatından izler taşımaktadır. Alceste, Celimene, Philinte, gibi karakterler gerçek hayatta Moliere, eşi Armande, ve arkadaşı Fransız şair Nicolas Boileau'nün yansımasıdır.
7'den 70'e, hayranlıkla
Jean de La Fontaine çocukluğumdan tanıdığım ve de çok net hatırladığım birkaç yazardan birisi. Çocukken nereden ve ne zaman aldığımızı hatırlamadığım bir hikâye serisine sahiptim. İnce kitaplardan oluşan yaklaşık 40, 50 tane kitaptan bahsediyorum. İnce kağıtla hazırlanmış, büyük sayfalı kitaplardı ve rengarenkti. Okumaya da imcelemeye de
Kadın ruhundan anlayan Arnolphe*
Moliere'in önceki yazdığı kitaplarıyla beraber Kadınlar Mektebi'nde de asıl konu kadındır. Gülünç Kibarlar'da: "Kendi rolünün öneminin farkında olan bir kadın, incir çekirdeği doldurmayan şeyler, züppelikler için hayatını mahveder mi?" Kocalar Mektebi'nde: "Şu kocalarda zeka varsa karılarına iyi
Neyle karşı karşıya olduğunuzu tahmin edemezsiniz.
Öncelikle polisiye bir kitap okuyacağınızı söylemeliyim. Bu yüzden bir yerden itibaren gerilim ve aksiyon dolu sayfalar sizi karşılayacak.
Kitabın başında ortaya çıkan düğümü çözmek gibi bir polisiye değil bu kitap. Esrarlı bir kovalamaca yok burada. Buradaki olay daha çok psikolojik savaş. İnsan hareketlerin izleyip, genel bir seyir içerisinde olduğuna kanaat getirdikten sonra bu seyrin devam edeceği şeklinde bir düşünce ile hamlede bulunmak var kitapta. Tehlikeli bir hamle aslında atılan adım. Çünkü insan, ne kadar tahmin edilebilir bir canlı olsa da işin içerisine duygular girdiğinde her an dönebilen bir varlıktır. Ama bu kitap ince bir işçilikle dokuyor ağlarını.
Tamamı birkaç katakterden oluşan bu polisiyede dağılan rollerin ortaya çıkış zamanları çok iyi. Arada değişiklik olsun diye yardımcı role gereksinim duyuyor yazarlar ama geneli incelendiğinde, kitabın buna ihtiyacı yok kanaatine varabiliriyoruz. Ana karakterlerin şeytani düşünceleri, saflıkla da birleşince müthiş bir gerilim doğmuş.
Dişi Kurtlar adlı kitap ile de yazarlar farklarını ortaya koymuşlardı. Şeytan İşi ise ismini de hak ederek yazılmış soluksuz bir macera.
saçma sapan zaman kaybı
gereksiz zaman kaybı hiç bir şey anlamadım konu çok basit ve anlamsız ayrıca cinsel içerik olması ahlaki olmayan bir durum tavsiye etmiyorum çünkü başkasının yerine gecen biri var başrolde oysa en ağır şey bu bana göre son kısımlar da mahkeme var orayı okuyun yeter illa okucaksaniz
·
Not rated
Hayat delilerle doludur. Bunlardan birine rastlamayı istemeyen yalnız kendi evine hapsedilmekle kalmamalı aynı zamanda bütün aynalarını da kırmalıdır demiş Boileau..
--
Her insan içinde bir parça delilik barındırır aslında bazıları bunu dozunda bırakır bazıları için ise hayat şartları dozunu aştırır..
Hayattan soyutlanmak insanları sevmemekle başlar..
Kafasında kaç insan öldürdüğünü hatırlayan var mı?
Kitabın ana teması ise tam da burda basliyor aslında..
Pamuk ipligine bagli bir temayı ele alan bu kitap genç bir yazarın kaleminden çıkmış.
Günlük bir dil ve akıcı bir üslup ile yazılmış.
Bir adamın ilaçlarını kullanmayı bırakması ile başlayan hikaye babasının cezaevine girmesi,namus davasına yaptığı evliliği(ki bu sayfalarda sevgi üzerine yaptığı iç ses diyalogları çok başarılıydı),annesinin ölümü,doğum sırasında kaybettiği eşi ve bu acı durumlar üzerine 'tepkisizligi' üzerine kurulmuş.
Son durağı da herkes tahmin etmiştir sanırım.
"Bu hafta kimse bana elektroşok yapmadı.Deli gömleği giymedim.Kavga etmedim.Lobitomi yapmadılar.Gülmedim.Annemler gelmedi.Kardeşlerim gelmedi.Doktor bana soru sormadı.Hasta bakıcı beni taciz etmedi.Aksine herkes iyiydi.Ama ben bir türlü ısınamıyordum,sonuçta insan sevmiyorum ben."
Okurken çok keyif aldım. Hiç beklentim olmayan bu tarz kitaplar iyi çıkınca daha mutlu oluyorum. Alakarga yayınlarının bir kampanyasını incelerken listeme ekleyip aldığım bir kitaptı. Bence tam bir klasik eser. Temposu hiç düşmedi. Sonuna kadar merakla okudum.Tavsiye ederim.
Kurgusu güzel bir roman. İkinci Dünya Savaşı sıralarında esaret altındayken kaçmayı başaran Gervais karakterinin, birlikte kaçış planladığı Bernhard'ın ölümüyle onun kimliğine bürünüp, mektup arkadaşı Helene'ye sığınması ile birlikte bir üçgrnin içine düşmesi üzerine gelişen olaylar anlatılır kitapta. Bu üçgen üç kadındır. Sevgilisi, sevgilisinin üvey kardeşi ve kimliğine büründüğü Bernhard'ın ablası.
Kitapta olaylar öyle gelişir ki kimlik değiştiren Gervais, sürekli açığa çıkma korkusu yaşar. Ona sorulan her soru için yakalanacağı tedirginliği doğurur. Gervais bunlar karşısında yaşadıklarını kitapta xümle cümle anlatır. Karakter burada bir yağmur gibi; hafif çiseleme ile düşünmeye, sağanak yağış gibi terlemeye, yağmurun durması gibi rahatlamaya başlar.
Karakterin oluşumuna şans yüklenmiştir adeta. Çünkü her tehlikenin altından bir şekilde kurtulur. Bu da bize kurt olanın kadınlar mı yoksa erkek karakter Gervais mi olduğu ikilemini yaşatır ama kurgu öyle bir şekilde düzenlenmiştir ki, en saf olan ilr en kurnaz olan arasında şaşırır kalırız. Her dişi kurt amacına adım adım ilerlemek ister fakat yoldaki tuzaklara takılanlar elenecektir.
Bu üçgenden kurtulmanın bir yolu var mıdır peki?
Gervais farkına varacak mıdır oyunun?
Okuyucuları ve okurları bekleyen sürpriz buradadır.
210 syf.
·
Not rated
San Francisco Polis Departmanından bir dedektif olarak erken emekli olduktan sonra, John Ferguson - arkadaşlarına Scottie - arka arkaya iki kadına takıntılı hale gelir, bu takıntıları uzun zamandır arkadaşı ve kadın iç çamaşırı tasarımcısı olan eski nişanlısı Midge Wood'u rahatsız eder. . İlki, zengin ve zarif platin sarışın Madeleine Elster, kolejden tanıdığı Gavin Elster'ın karısıdır. Madeleine'in hakkında hiçbir şey bilmediği, ancak Gavin'in tanıdığı büyük büyükannesi Valdes, Madeleine'in şu anki yaşı olan yirmi altı yaşındayken akli dengesi yerinde olmadığı için intihar etti. İkincisi, John'un bir gün sokakta gördüğü Judy Barton. Judy işçi sınıfından bir kızdır, ancak John'u ona takıntılı yapan şey, işçi sınıfı tarzına ve esmer saçlarına rağmen, onun Judy'yi dönüştürmeye çalıştığı Madeleine'in tüküren görüntüsü olmasıdır. John'un ilk sorusu Madeleine ve Judy arasında bir bağlantı olup olmadığıdır. John ile bireysel olarak Madeleine ve Judy arasında olanlar, John'un bu erken emekliliği almasının nedeninden etkilenir: yakın zamanda, onun akrofobik olduğunu gösteren ve ne zaman yükseklerden aşağı baksa ciddi bir vertigo vakasına yol açan bir iş yeri olayı.
