Metroda giderken etrafı dinlemek âdeti beni bir gün ya öldürecek, ya dövdürecek. Cuma günü Tünel’e ulaşmaya çalışırken metroda (Sebastian, metro yerine “yer altı treni kullanabilirsiniz diyen word programın kafa, göz girişebilirsin yüksek müsaadelerimle) gençler arasında bir yıldız meselesi açıldı. Baktım satışa çıkarılan yıldızlardan
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 6 Haziran 1799 - 10 Şubat 1837...
Modern Rus edebiyatının kurucusu sayılan Puşkin,
Yevgeniy Onegin şiir-romanını yazarken yepyeni bir şiir kıtası yaratmıştır.
Edebiyatçılar bütünüyle kendine özgü bu formu “Onegin Kıtası”
diye adlandırmaktadır. Kitap, 7 yıl, 4 ay ve 17 günde tamamlanıp,
bu forma göre yazılan 8 bölüm, 366 kıtanın yanı sıra, form dışı yazılmış
dört kısa alt bölümle birlikte toplam 5200 dolayında dizeden oluşmaktadır.
Yevgeniy Onegin, basıldığı tarihten itibaren Rus edebiyatının
eşsiz yapıtlarından biri olarak hem okurların hem edebiyatçıların
yoğun ilgisine konu oldu. XIX. yüzyıl maddeci Rus eleştirisinin seçkin
ismi Belinski, geniş toplumsal kesimlerin yaşam kesitlerinin gerçekçi
bir gözle ve parıltılı bir biçimde aktarıldığı bu şiir-romanı
“Rus hayatının bir ansiklopedisi, tam anlamıyla tarihsel ve olağanüstü bir yapıt”
olarak nitelemişti.
Yevgeniy Onegin’in ele aldığı temalar evrensel,
temaların işlenişi de son derece yalındır.
Bu gibi niteliklerinden ötürü zamanla evrensel bir karakter kazanmıştır.
Nitekim Fransız sanat tarihçisi Émile Haumant, geçtiğimiz yüzyılın
başlarında yayımladığı Puşkin biyografisinde “kültür tarihinin Yevgeniy Onegin
ile birlikte edebiyata giriş yaptığını ve bundan böyle de onun
vazgeçilmez bir konusu olarak kalacağını” belirtmişti.
Zaman bu gözlemi doğruladı. Yevgeniy Onegin şiir-romanının doğrudan
kendisi bu kültür tarihinin parçası haline geldi, dünya edebiyatının
en önemli yapıtlarından biri olarak dünya kültüründeki yerini aldı.
Sen, Carl ve gelecek olan bebek, bu dünyada bana kalan son varlıklarsınız. Mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Ne yaptığını biliyorum neden yaptığını da anlayabiliyorum. Bunu anlamam uzun sürdü... Ama anladım.