Aç karnına sokaklarda sürterken insan elinde olmadan "Yaşayan kim" diyor. Kendi gibi bir yolcuyu tanımakta güçlük çekmiyor.
Her şey yitirilince ruh öne çıkıyor...
"Ekvator'un altında, ekvator'un üstünde... Ne huzur, ne dinlenme. Hiçbir yerde, hiçbir zaman, hiçbir şey. Yeryüzü öylesine parlak, öylesine dolu, öylesine varlıklı ama, çimento katılmış, dikenli tellerle çevrilmiş. Her zaman bir başka yer sonra gene bir başkası. Hep bir el uzanmış yalvarıyor, yakarıyor, dileniyor, arıyor. Dünya ise sağır. Kütük gibi sağır. Tüfekler, toplar patlıyor... Kadın, erkek, çoluk-çocuk pıhtılaşmış, kararmış kanları içerisinde kaskatı yatıyorlar. Bir bakıyorsun şurda bir çiçek. Bir menekşe belki. Milyonlarca çürümekte olan ceset onu besleyecek, ona gübre olacak. Beni izleyebiliyor musun?