Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Sibel
Sibel
@bookshug
Öğretmen
Özel Eğitim Öğretmeni
13 November
117 reader point
Joined on December 2020
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
-Selaaam, bugün size okurken aşırı keyif aldığım ve kitabın yarısını fosforlu kaleme boğduğum bir eserden bahsedeceğim. Yorumu için çok heyecanlıyım ve hemen başlıyorum.
Öncelikle o çok beğendiğim alıntılarla başlıyorum.
-"Tutucu kişi, yapmak istediği ama yaparsa suçlanacağı davranışları başkalarında gördüğünde onları eleştirerek ya da
-" İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri ama olamadıkları kişiyi anlatırlar.
-" Hep böyleydi. Bir şey en gerektiği anda olmaz."
-Eser, kentli aylak aydın bireyi konu alıyor. Bu karakter Bay C. olarak adlandırılmaktadır. Eser, "kış, ilkyaz, yaz, güz" olarak dört ayrı başlıktan oluşmaktadır. Bay C. annesini küçük yaşta kaybettiği için teyzesinin yanında büyür. Annesinin yaratmış olduğu sevgi eksikliğini artık kadınlarda aramaya başlar. Herkesin bir tutamak'ı olması gerektiğini savunan Bay C. bu sevgiyi hayata karşı bir tutamak olarak görür. C. aynı zamanda ailesinden gelen zenginliği dolayısıyla hiçbir işte çalışmaz. Sokak sokak gezerek restoran, kahvehane, sinemalarda gezerek aylaklık yapar. Gerçek sevgiyi ararken hayatın sıradanlığından sıkılıp yalnızlığı da aramaktadır. Peki C. gerçek aşkını bulacak mı, onu da okurlara sürpriz olarak bırakıyorum.
-Eser kullandığı dil gereği gözümüzü başta bir korkutsa da yavaş yavaş okuduğumuzda tadına varmaya başlıyoruz. Karakterleri oturtmak biraz zaman alıyor. Psikolojik tahlilleri içermesi nedeniyle anlamada güçlük yaşanabilir. Ancak anlaşılmaya başlandığında tadından yenmez bir esere dönüşüyor. Çünkü Bay C. bilinçaltı ile ilgi çekici bir karakter olmayı başarmaktadır.
Evet, herkesin bu hayatta bir tutamak'ı olmalı. Bay C. buna sevgi der, biz ise başka bir şey.
Bence okunmalı, öneriyorum.
İyi okumalar.
- Bir Ege balıkçısı olan Mustafa, genellikle sessiz, denizin durumuna göre şekillenen (o hırçınsa hırçın, durgunsa durgun...) bir insandır. Bir de eşi var, Mesude. Deniz'i kaybetmesi ile daha da içine kapanmıştır. Birgün denize açıldığında karşısına su üstünde cesetler çıkmıştır. Göçmenlerdi bunlar. O güne kadar evlerinde televizyonlarda izledikleri göçmen haberleri şimdi tam karşısında, aile yapısını değiştirecek şekilde hayatına bomba gibi düşmüştür.
Ardından bir mucize olur, evladını onlardan alan deniz, başka bir evlat sunar onlara ve bir göçmen annenin bebeğini çıkarır denizden.
Mesude ile Mustafa bu bebeğe olan sevgileri ve bağları sonucu onunla kalmak için çaba gösterirler.
- Tam olarak "deryaya yakın, dünyadan uzak" bir yaşam. Eseri okurken Ege'den burnuma yasemin kokuları geldi. Yaşadığım his muazzamdı.
Livaneli yine eserini toplumsal duyarlılığı ile ele almış. Afgan bir kadınla beraber hayatlarını kesiştirerek evlat sevgisi duygusunu yoğun bir şekilde işlemiştir. Kolay okunan ve güncel konuları ele alan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Ege'nin köyünde ve bir balıkçı teknesinde kendinizi bulmanız önerilir.
Reader Follow Recommendations
Selaaam, bugün sık olarak karşılaştığımız, güzel yorumlarını aldığım, kitap kapağı gereği de ilgimi çekmeyi başaran bir bilimkurgu eser ile geldim. Hemen bahsetmek istiyorum ve yoruma geçiyorum.
-"Yakmak bir zevkti."
-"Fahrenheit 451: Kitap kâğıdının tutuşup yanma sıcaklığı."
-"Aslında arada sırada rahatsız edilmemiz
-Selaaam, hep karşılaştığım ama her ne kadar merak etsem de okumaya fırsat bulamadığım bir kitaptan bahsedeceğim bugün. Duygu ve düşüncelerimi aktarmakta zorlandığım bir eser yorumu olacak gibi görünüyor. Hemen başlıyorum.
- "İyi olmak için akla ihtiyaç yoktur."
- "Üzülme" dedi. Bazen insan mecbur kalır."
- Eserin asıl kahramanları George ve Lennie, çalışmak için yola çıkmaktadır. Bu iki karakter birbirine dost ve yoldaşlardır. Lennie zihinsel yetersizliğe sahip bir karakterdir ve bu durum başına iş açması nedeniyle George tarafından can sıkıcı olabilmektedir. Tabii bu Lennie'ye olan desteğini ve sevgisini asla değiştirmemektedir. Lennie'nin tüylü hayvanlara olan ilgisi ve dokunma isteğinin sonuçları da pek hoş olmamaktadır. Ancak bu durum Lennie'nin hayvanlarla yaşama arsuzuna engel olmamaktadır. Onun hayalleri vardır.
Eser bu konuların yanı sıra işçilerin yaşadığı sorunlara, maruz kaldıkları haksızlıklara da değinerek kitabı daha da etkileyici kılmayı başarmıştır.
- Lennie karakterinin masumiyeti beni çok etkiledi. Kitabın sonunda bir duygu kargaşası yaşayarak yine de olması gereken son olduğuna karar verdim. Keşke her insan bu dünyada hayallerini yaşama şansına sahip olsa.
Lütfen lütfen okuyun, çok beğendim.
Keyifli okumalar.
Almış olduğum güzel yorumlar üzerine merakla okuduğum bir eser oldu. Baştan söyleyebilirim ki HARİKA.
O zaman hemen eserden bahsetmeye başlıyorum.
-"Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. Her kitabın tek tek her sayfası bilgi âlemine açılan birer gözetleme deliğiydi. Okudukları açlığını daha da arttırdı."
-Farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını ele alan bu eserde, işçi sınıfından olan Martin'in üst tabaka yaşam süren Ruth'a aşık olması ile olaylar başlamaktadır. Eğitim düzeyi düşük ve kitaplara ilgisi olan Martin Ruth'tan; aldığı eğitimi, okuduğu kitapları, yaşamı, giyimi, konuşması her şeyiyle farklıdır. Bu farklılığı en aza indirmek adına çalışmalar yapan ve yazılar yazan Martin başarmak uğruna büyük bir savaş verir. Hem Ruth'u hem de soylu bir insan olmayı kazanmak. Statünün, servetin oldukça önemli olduğu bir toplumda Martin'in yaşamı kabul görmemektedir. Martin ideallerine tüm inancıyla koşarken Ruth ile yaşananlar da merak konusu olsun.
- Martin, seninle tanıştığım için çok mutluyum. Harika bir eserin, harika bir karakteri.
Martin'in başarısı, yükselişi ve idealine sıkı sıkı tutunuşu hayran bıraktı. Bir de bu eserin yarı otobiyografik olduğunu göz önünde bulundurursak daha da etkileyici olmayı başarıyor.
İnsanın hayatta umut ettiği, tutunduğu, uğrunda çaba sarf ettiği bir şey olmalı ki yaşamak daha keyifli bir eylem halini alsın.
Kesinlikle okunmalı, çok sevdim.
Keyifli okumalar.
Selaaam, bugün çok özel bir eser ile karşınızdayım. Çünkü önümüzde bir yaşanmış hikaye var ve yaşadıklarını tüm detayları ve gerçekliği ile aktaran bir yazar. Kitap üzerine konuşmak için sabırsızlanıyorum, hemen kitaptan bahsetmeye başlıyorum.
-"Neyim ben? diye sordum kendime orada otururken. Tanrı'nın şakalarından biri sadece."
-" Çocukluğun neşeli umursamazlığı ve yetişkinliğin acısı ile hayal kırıklığı arasında asılı kalmıştım."
- 5 Haziran 1932'de Rotunda Hastanesi'nde doğan Christy, kalabalık ailesine yeni bir üye olarak gözlerini açmaktadır.
Zihinsel yetersizliği olduğu söylenen ancak sadece fiziksel bir yetersizliğe sahip olan Christy, mükemmel zekası ve sanatçı ruhu ile hayatının kahramanı olma yolunda tüm çabasını sergilemektedir.
- Zorlukların üstesinden gelme gücü, azmi, inancı ve yapma isteği ile beni duygulandıran bir kitaptı.(ACIMA DEĞİL GURUR)
Eser "asıl engelleri zihnimizde biz yaratırız" mesajını zihnime işledi. Evet özel gereksinimli insanlar konusunda farkındalığı düşük bir toplumuz, bu da onların var olan engellerine bir engel daha katmaktadır.
Eser, bir özel bireyin hayatını bizlere sunarken farkındalık yaratma özelliği taşıması ile de oldukça değerli.
Bir diğer etkilendiğim konu, insan yaşamının bir kalemden dökülmesinin sürecine şahit olmak ve son halinin satırlarında gezinmek...
Christy sen ve sol ayağın başarmanın en güzel hikayesi. Kesinlikle okunmasını öneriyorum.
AHMET ÜMİT/BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
-"Ne kadın ne erkek, hiç kimsenin öldürülmediği dünyaya içelim."
-"Azrail’e koz vermek istemiyorsan, sevdiklerinin sayısını az tutacaksın bu dünyada."
-Eserde olaylar daha çok Beyoğlu'nda Tarlaşbaşı'nda geçmektedir. Engin karakterinin ölümü ile başlayarak, Nevzat Başkomiser ve yardımcılarının faili meçhul cinayetin peşine düşmeleri ile sürmektedir.
Beyoğlu'nun betimlemesi yapılırken sık sık Rumların mimarisine de değinilmektedir. Cinayetin yanı sıra toplumsal olayları da ele alan Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun eski zamanlarda daha yaşanılır bir yer olduğunu vurgulamaktadır.
Bir diğer konu da Gezi Olayları. Polisin vatandaşa karşı olumsuz tavrı ve şehitlere değinilmiş.
Sayfa sayısı fazla ancak olaylar 3-4 gün sürmektedir. Yazar olayları tüm detayları ile ele almaktadır.
- Şimdi gelelim yorumuna. Kitabın yarısına geldiğimde hâlâ beni coşkulu bir merakın içine alan bir olay ile karşılaşamadım. Evet cinayet sebebini ve sebep olanı merak ettim ama beklediğim bir sürükleyici etkiye giremedim. Polisiye roman tadını alamadım. Asıl etkilendiğim nokta bu kadar kötü bir dünyada yaşam sürüyor olmak. Sokakta yaşayan çocuklar, katiller, insan ticaretleri, kumar ve çok daha nicesi. Ahmet Ümit yaşamın çirkin yanlarına tüm gerçekliği ile değinmiş.
Eser beklentimi karşılamasa da İstanbul'un gerçek yüzünü göstermesi hoşuma gitti ve severek okumamı sağladı.
AHMET ÜMİT/KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI
-"Çok empati kuruyorsunuz başkomiserim," dedi samimi bir tavırla. "Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği... Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız..."
-Eser içeriğinde, günümüzde de büyük bir sorun olmayı sürdüren çocuklara uygulanan cinsel istismarlar ve
PAULO COELHO/SİMYACI
Selaaam.Bugün, önerilen kitaplarda çok sık rastladığımız bir eser ile geldim. Açıkçası ben de merakla okumaya başladım. Bakalım eser bize nelerden bahsetmiş.
-"Bir şeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren iş birliği yapar."
-"Rüzgarın özgürlüğünü kıskandı delikanlı ve onun gibi olabileceğini anladı. Kendisinden başka hiçbir şey engel değildi buna."
-Çoban Santiago, rüyasında görmesi üzerine hazine bulmak için İspanya'dan Mısır piramitlerine doğru yola çıkmaktadır. Elbette bu yolculuk zorluklarla, yolunu bulmaya çalışmakla geçmektedir. Bu süreçte bir kral, bir çölün kadını, bir dükkan sahibi ve simyacı ile karşılaşarak hepsinden ayrı ayrı dersler almaktadır. Bu yolculuk ona yeni bir dil öğrenmeyi, yeni arkadaşlıklar edinmeyi kazandırır. Tabii sadece iyiliklerle karşılaştığını söyleyemeyiz. Hırsızlar, zorluklar Santiago'nun umudunu ve cesaretini zayıflatmayı bir süre başarmıştır. Nitekim Santiago başarısızlıkları başarı yolunda bir merdiven olarak kullanarak hedeflediği başarıda kendini bulmaktadır.
-Eser, insanın manevi yönünü geliştirmeyi ve bu doğrultuda yaptığı yolculuğu aktararak "hayallerinin peşinden gitmekten vazgeçme" mesajını içermektedir. Bir kişisel gelişim tadında olan eser, içeriğinde çok fazla öğüt olması nedeniyle ara ara sıkıcı geldi. Kitabın sonunu getirmekte zorlandım. Her kitap akıcı olmak zorunda değil. Ancak vermek istediği mesaj yönüyle oldukça kıymetli bir eser. İçerisinde almamız gereken dersler var. Tavsiye ederim. İyi okumalar.
SABAHATTİN ALİ/İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
Selaaam. Bugün canım Sabahattin Ali eseri ile karşınızdayım. Eserin adı bende içeriği hakkında oldukça merak uyandırmıştı. İçimizdeki Şeytan, arada gün yüzüne çıkan karanlık yanımız mı acaba? Tahminleri bırakıp eser yorumuna geçiyorum.
-"Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için
Karanlık Fotoğraf
HARLAN COBEN/KARANLIK FOTOĞRAF
Selammm, bugün polisiye seven okurlar için harika bir yazar ve eser ile geldim. Şimdiden söylemeliyim ki Harlan Coben şaşırtmayı çok seviyor. Ben de bu kitabın yorumunu yapmak için çok heyecanlıyım. Hemeen başlayayım.
Yirmi yıl öncesine ait bir fotoğrafın Jack'in eşi Grace'in eline geçmesiyle olaylar başlamaktadır. Fotoğraf ile birçok kişinin bağlantısı olması nedeniyle farklı insanların hayatlarının maceralarına da tanık oluyoruz. Bağlantıyı kurmak bir süre zihnimizi yorarken taşların yerine oturmaya başlaması ile merak duygumuz içimizde bizi daha da dürtmeye başlıyor.
Fotoğraf neden Grace'in eline ulaştırıldı, yirmi yıl sonra neden ortaya çıktı ve Jack ile ne alakası var? Bu soruların cevaplarının yanı sıra kocasının nerede ve nasıl olduğunu öğrenmeye çalışan bir kadın.
Acaba neler olacak...
Merakımı daima diri tutan ve okurken yazara olan sevgimin coşkuyla artmasına sebep olan bir eser. Olaylar tam sonuca bağlanacak derken sürekli bambaşka bir maceranın içinde buldum kendimi. Harlan Coben'ın diğer eserlerini de okumak için heyecanlanıyorum. Ek olarak ilgilenen olursa Harlan Coben'ın dizileri de mevcuttur.
Sizi içine çekip alan bu olay silsilesini kaçırmamanızı şiddetle öneriyorum.
Hikaye Mardin şehrinin güzellemesi ile başlamaktadır. Tarih kokulu Mezopotamya diyarında, şehrin mistik havasının verdiği huzurun yerini zulmün huzursuzluğuna bırakıyor.
Bir gazetecinin, çocukluk arkadaşının ölüm haberi ile gittiği Mardin'de Yezidilerin IŞİD tarafından maruz kaldığı insanlık dışı zulmün süreçleri ve sonuçlarına değinilmektedir. Hayatının tüm odağını alan olayın peşine düşen gazeteci, merak ve merhamet duygusunun esiri olarak günlük hayat telaşlarından uzaklaşıp Yezidilerin hayatlarına dokunmayı hedeflemektedir.
Daha fazla spoiler vermeden yorumuma geçmek istiyorum. Öncelikle kitapta geçen sığ düşünceler beni rahatsız etti, özellikle kadınlar hakkında yapılan medeniyetten uzak düşünceler.
Livaneli'nin okuduğum 4 romanına dayanarak söyleyebilirim ki yazılan her duygu yüz ifademe yansıyor. Bunu seviyorum.
Güncel olaylara değinmesi, okurken öğretmesi ve merak uyandırarak araştırmaya yönlendirmesi hoşuma gidiyor.
Kitap güzel, Yezidiler hakkında kulaktan dolma bilgileri silmek için birebir. Öneririm. :)
İçimdeki Müzik
Çevremizde rastladığımız özel gereksinimli bireylerin fiziksel yetersizlikleri ile ilgilenmekten zihinlerinde hangi düşünceler ile savaş verdiklerine kafa yormayı genellikle ihmal ederiz. Hiç konuşamadığımızı düşünelim ve hatta hiç konuşamamak ile beraber jest ve mimiklerimizin de sınırlı düzeyde olduğunu düşünelim. Düşünceler zihnimizi örümcek gibi örer değil mi? Bu noktada "empati" duygusunu ön plana çıkaran yazar okurken farkındalık kazandırmayı da başarıyor. Gerçek bir yaşamdan alıntı olan kitap, Melody karakterinin anlatımı ile sunuluyor. Melody, her çocuk gibi özel bir çocuk. Verilen zihin yetersizliği tanısının aksine çok zeki.
Başarmak sadece elinden geleni yapmaktan ibaret olmuyor. Çevresel etkenler en çok da özel gereksinimli bireylerin yaşamına olumsuz yansıyor. Melody'in yaşamı da bize bunu kanıtlıyor.
Melody, seninle beraber güldüm, seninle beraber kızdım ve seninle beraber üzüldüm.
Kitap tüm doğallığı ile duyguları okuyucuya yaşatarak özel gereksinimli bireyin hayatını en özel ve anlamlı haliyle sunmaktadır.
Kesinlikle öneriyorum.
Yazar, bir savaşın ortasında her tür acının ard arda geldiği yaşamları bize derinlerde hissettirerek yaşatmayı başarıyor. Afganistan'ın göç verdiği, sokaklarda insanların öldürüldüğü bir yaşam içerisinde bir de evde kocalarından şiddet gören kadınların acı hikâyesi. Sadece acı mı duyduk, hayır. Savaşların son bulduğu, dünya üzerinde var olmayı hak etmeyen insanların ölümü ve aşıkların kavuşması... Bize umudu sunmayı da ihmal etmiyor. Oldukça etkileyici bir kitap, tavsiye ederim. :)
Özel gereksinimli bir bireyin, özel gereksinimi olan birey üzerinde farkındalık yaratmak ve özel eğitimi, alanda yetkin kişilerce bir öğrenim haline getirmeye, öğrenimini yaygınlaştırmaya çalışması aynı zamanda her kademedeki eğitimin iyileştirilmesi üzerine çabaları anlatılmaktadır. Aynı yetersizliğe sahip olan bireylerin dahi birbirinden farklı özelliklere sahip olduğunu ve toplumun her bireyi bireyselleştirerek yaklaşımda bulunulması gerektiği ince bir mesajdır. Alan üzerine tahsili olmayan bireylerin öğretmen olması da ayrı bir problemdir. Körlük, farklılıklara, değişimlere, gereksinimlere sırt dönmek değil midir bir bakıma? Kitabın buna cevabı evet olmuştur. Eğitim, her bireyin hakkıdır. Ve unutmamak gerekir ki "öğrenmeyen öğrenci yoktur öğretemeyen öğretmen vardır." Özel Eğitim'e değerli katkılarından dolayı Mitat Enç'e teşekkür etmeyi de borç bilirim.
