"Yani; birinin gerçekte olduğu kişi, olduğunu sandığı kişi ve başkasının onu sandığı kişi olarak üç ayrı kişiyizdir." "Ve her insan, içinde temel yedi erdemi ve karşıtı yedi erdemsizliği taşır: Kendini beğenmiştir ve alçakgönüllüdür, obur ve kanaatkârdır, kösnül ve edeplidir, kıskanç ve iyilikseverdir, cimri ve eli açıktır, tembel ve çalışkandır, öfkeli ve acı çekendir. Ve kendisinden diktatör de köle de, katil de aziz de, Kabil de Habil de yaratır."
"Bilir misin sana olan sevdam aşkın hikmetinden değil, bizatihi illetindendir... Değil yaz ortasında ayaz; kış ortasında baharı görsem kıblemiz şaşmaz! Başım dik , bağrın asam ; sen elif gibi durdukça ,menzile revan yollarda ben yalpalamam."
Burada bir kurgu,hikâye yok sadece bir ülkenin tüm imkansızlıklarla öğretmeni, doktoru, askeri,profesörü her meskekten insanların omuz omuza verip yoksulluktan nasıl ekonomik,politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratilabilinecegini okuyacaksınız..
Bu ülke Finlandiya, halkı hiçbir zaman bağımsız bir devlet olarak yaşamadı. Daima komşu ülkelerinden birinin egemenliği altındaydı.
Burada sıradan insanlarda bile düşünce derin bir uykuya yatmaz,odun yığını gibi içten içe çürümez. Insanlar yoksulluklarına,engellerine çaresizce baş eğmez. Kaderini başkasının iradesine bırakmaz, "herşey olacağına varır "deyip oturmaz.
Bu kitabın her okurda bıraktığı etki aynıdır sanırım, keşke daha eğitimli bir toplum olsak bir şeyleri değiştirebilsek umudunu aşılıyor. Başucumuzda umut aşılayan bu kitap olmasın mı...
Anlatıcı çok fazla cinayet romanı okuyan,kitapların çoğunluğunda "güvenilmez anlatıcı " olarak öyküyü bize aktaran kişinin yalan söyleyen kişi olduğunu ama kendi söyleyeceklerinin gerçek olduğuna inandığı şeylerdir.
Ernest Cunningham kısaltılmış adıyla Ernie ailesinde herkesin birini öldürdüğünü, bunu başaranların birden fazla yaptığını söyler..
Ağabey Michael'in kardeşi Ernie'i çağırıp birine çarptım diyerek arabasında bir ceset ve 267.000 dolar dolu bir çanta ile karşısındadır. Ernie'nin kafasında soruları ile gömülen ceset..
Aradan geçen üç yılın ardından tüm aile bireylerinin bir araya geldiği kayak merkezi otelde anlatıcının gözünde bir çok şüpheli ve bütün aile üyelerinin en az birini öldürdüğü gerçeği vardır.
Otel önünde bulunan ceset Kara Dul lakaplı seri katili gündeme getirir, acaba omu öldürmüştü, cesedin kimliği hakkında kimsenin bir bilgisi yoktur.
Esas otelde cezaevinden çıkacak Michael bekleniyordu aradan geçen yıllar sonrası onunla yüzleşmek Ernie için nasıl olacaktı çünkü 267.000 bin dolar çanta ona kalmıştı. Anlatıcının anlatma şekli biraz farklı gelebilir, benimde kafam karışmadı değil:) süpriz leriyle yinede keyifle okuyacağınız cinayetler fiilimi ,yoksa değilmi sorusunun cevabınıda bulacağınız bir kitap...
“Neredeyim ben, Tanrım? Etrafımda yalnızca pespayelik ve yine pespayelik. Sıkıcı, önemsiz insanlar, smetana çömlekleri, süt testileri, hamamböcekleri, aptal kadınlar… Buradan kaçmak gerek, hemen bugün kaçmak, yoksa çıldıracağım!”
Can ve Arkadaşlarının ortak dertleri ebeveynlerinin onlar için yeterli zaman ayirmamalariydi.
Can, babasının çok çalışmasından dolayı onu az görebildigi için özlem duyar ve annesiyle paylaşır annesi her ne kadar iş gereği çok çalışması gerektiğini söylesede yinede az çalışmasını istiyordu .
Ağlayarak uyuduğu gece birden bir ışıkla uyanır kendini geniş bir arazide bulur. Karşısında kocaman bir makine vardı. Içeride arkadaşları vardı bu bir zaman makinesiydi.
Çocukları anne babalarının çocukluğuna götüren makine sayesinde onlarında günün şartlarında anne babalarının çalışarak onları yanlız bıraktıklarını görürler.
Aynı zamanda bu deneyimde kariyer planlarida yapan arkadaşların maceraları nasıl sonuçlanacak onuda kitabı okuyarak görebilirsiniz.
8 yaş üzeri çocuklar için önerilen kitabımızda verilen mesajlarda çok güzeldi, alıp gönül rahatlığı ile okutup, okuyabilirsiniz.
Kitaplar ışığınız olsun