Uyumam gerek. Kendimi bildim bileli gereğince uyuyamadım ki. Ama uyanmam da gerek. Yaşamı gereğince tanıyamadım ki. Uyuyamıyorum. Uyuyamıyorum. Düşünemiyorum.
Nedir bizi bekleyen, biz ne bekliyoruz, bilemiyorum, Dimitri. Yaşamımda bu denli uyanık kalmadım. Dimdik dikiliyorum, başımı kaldırıyorum. Vakit yitirmemeliyim. Yeni baştan başlamak isteği var içimde. Evrene başka gözle baktığım noktaya dönmek. Uyuşmak istiyorum. Ne ki karşı durmak isteği de var içimde. Her gün, her saat, her an benliğimi yitiriyorum. Bilmediğim, beklemediğim ama gerçekleşeceğinden de kuşku duymadığım bu olağanüstü olaylar karşısında küçülüyorum. Vurulmuş gibiyim. Oysa çevremdekilere inancım tamdı. İyilik dolu insana, güzelliğe, yaşama... Ve şimdi tüm inançlarım, rüzgarın boşlukta savurduğu ağaç dallarını andırıyor. Bir yabanıl gibiyim. Soğukkanlılığımı yitirmemek için tüm gücümü harcıyorum. Bir yabanıl gibi kaçmak yerine, çılgın davranışları önlemek ve gerçeklerle yüz yüze gelmek cesaretini gösterebilmek.
'Yaşamak güzel şey' diyorum içimden. Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, bir bardak su içebilecek kadar kısa bir süre için bile olsa, yeniden dünyaya gelmek isterim.
Mutluluk peşinde miyim? Hayır, derdim bu değil. Yaşamımı sürdürebilmek için yüreğime yardımcı olmaktır amacım. Ama nasıl? Ne yapabilirim yaşamımın sürmesi için? Salt dışımda değil, içimde de dünya tükenmiş gibi. Bol yapraklı dalların benimle bütünleştikleri güzellikler gördüm. Bu bitti. Şimdi ise, o yaprakların güneş ışınlatına dolandığını görüyorum. Yabanıllar geçiyor gürültüyle. Şimdi yüreğim, ruhum ve yaşamımla dünya ve zaman arasında nasıl bağlantı kuracağım?