Louis şaşkın şaşkın bakıyordu karısının yüzüne. Her yıl ta­ nıdıklarından iki üçünün yuvaları yıkılırken kendi evliliklerinin devam etmesinin bir nedeninin de esrara gösterdikleri saygı ol­ duğundan kuşkulanırdı. İnsan derinliğine düşündü mü, evlilik diye bir şey olmadığı, birlik diye bir şey bulunmadığı, her insa­ nın yapayalnız olduğu ve sonunda mantığa meydan okuduğu... işte buydu belki de yarı anlaşılmış ve hiç dile getirilmemiş olan esrar. İnsan eşini ne kadar iyi bildiğini sanırsa sansın, bir an ge­ lir, boş duvarlara çarpar ya da çukurlara düşerdi. Kimi zaman da -Tanrıya şükürler olsun pek ender olarak- yabancı bir garip­ liğin ortasında buluverirdi kendini, bir uçağın ortada hiçbir şey yokken bir hava boşluğuna girmesi gibi. Hiç inanmadığın, hatta psikolojik bozukluk sanacağın kadar sana garip gelen bir şey.
Reklam
Aramıza soktuğun yabancı hayallerin ördüğü duvarlar (mezar taşı) o kadar kalın ki, başım ve kalbim oraya çarparak parçalansa onlar yine bana seni göstermeyecek! Acaba bu duvarın arkası bir hiç, bir boş mu ve daima boş muydu?
Sayfa 120 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
İç burkan serzeniş. :(
“ baba ben artık bu evde yaşamak istemiyorum yıllardır ruhumuzu öldürdün bu evde hayatında bir roman okumadın bir sinemaya gidip heyecanlanmadın beni ve annemi bu çirkin eşyanın içine hapsettin yemekten ve uyumaktan başka bir şey düşünmedin bende bütün duygular senin bu inatçı duygusuzluğuna karşı gelişti kuru mantığınla içimizi kuruttun sana benzeyen taraflarımdan ellerimden ayaklarımdan utanıyorum ihtiyarlayınca sana benzemekten korkuyorum kötülük edemeyecek kadar kısır kafanda yalnız bizim için yaptıklarının defterini tuttun bana aldığın ilk elbiseden verdiğin son harçlığa kadar hastalığımda uykusuz kaldığın gecelerin hesabına kadar kaydettin bu ağır havalı evin içini güzel bir müzik sesiyle kitapla süslememe izin vermedin nasılsa eve giren bütün güzelliklerin birer birer yok oluşunu kayıtsız bir sabırla seyrettin kanaryam öldüğü zaman bir yenisi almadın çiçekler solunca boş saksıları balkona taşıdın hiç duydun mu hediye diye bir sözün olduğunu insanların birbirine aldıkları ve genellikle çocukları sevindiren hediye bir gün elinde bir balonla eve döndün mü yaptığım resimler için ağzından çaktığın çivilere dikkat et duvarları berbat ediyorsun sözünden başka bir söz çıktı mı bu evde senden başka varlıkların yaşadığını hiç düşündün mü ben bir kitap okurken ne okuyorsun diye sordun mu beni elimden tutup bir gün parka götürdün mü sadece o soğuk mantığınla tenkit ettin elektriği açık bırakmışsınız pencereyi kapatmamışsınız radyoyu kapatın başım ağrıyor roman okuyup gözlerinizi yormayın boşuna elektrik yanıyor okuduklarınızın hepsi yalan... “
Sayfa 502 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
YOK! !!!
Baba ,bak kızına ! Ne hale gelmişim, nasıl tükenmişim Yeryüzünde yüklendigim yükün altında Kalışımın sonucu tüm bunlar baba.. Gördün mü benj , hiç böyle Darmadumanken. Köşe bucak herkesten kaçışımi gördün mü? Kaç kere izledin benjm mahvoluşumu söylesene? Şimdi hayatımda herkes bir tanıdık olur oldu . Kimse en yakınım değil, olamıyor, izin vermiyorum. Sığamıyorum babaa bu şehre Yerler ,duvarlar, tavan şu yastığım bak bu dolapta, Halı da bile var baba ,oturup konusmuslugum, boş boş bakmışliğim. Yutkunamıyorum artık. Bak yarım yamalak herşey, sonrası YOK .!!
8/10 puan verdi
·
Liked
Yaşar Kemal; “Bu romanda, karıncaların kişiliklerini, yaratıcılıklarını ellerinden alabilmek için filler önce karıncalara özdillerini unutturmaya çalışıyorlar. Fil okulu açıyorlar. Karıncaları filleştirme okulu. Romandaki bu görüntünün benzerini Türkiye’de her zaman görebiliriz. Türkiye’de az mı karıncayı fil yapma okulu var? Emperyalizmin baş amacı da insanları kendi kendilerine karşı yabancılaştırmaktır. Karıncayı filleştirme okulları, borazanlar, kitle haberleşme araçlarıyla beyin yıkayıcı her türlü yayın yapılıyor ama sonunda bütün bunlar karıncaları özbenliğinden koparamıyor ve karıncalar sonunda filleri yenilgiye uğratıyor. Biz de inanıyoruz ki, çağımız insanlığı, kendisini kendisine yabancılaştırmaya çalışanlara yenilmeyecektir. İnsanlığı insanlıktan çıkarmak için çağımızda öylesine çabalar harcanıyor ki, şöyle ilk bakışta karanlık, korkunç umutsuz bir duvarla karşılaşıyoruz. Ama biliyoruz ki, bunun yıkılışı yakındır." Bu kitap bir halk öyküsünden ilham alarak, insanlık ile sömürü düzeninin savaşını konu alır. Gelecek güzel günler için umut dolu bir mücadeleyi anlatır. Yaşar Kemal’in Kırmızı Sakallı Topal Karınca'sının da dediği gibi; “Savaşın umutsuzu mu olurmuş hiç!" “Umutsuz girilmiş savaş, savaş değil ölümdür, savaşın biçimi türü vardır. Savaşa umutla girersin, yenilirsin o başka, ama umutla girersin.”
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710.5k okunma
Reklam
604 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.