Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Aramıza soktuğun yabancı hayallerin ördüğü duvarlar (mezar taşı) o kadar kalın ki, başım ve kalbim oraya çarparak parçalansa onlar yine bana seni göstermeyecek! Acaba bu duvarın arkası bir hiç, bir boş mu ve daima boş muydu?
Bir yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi.. Bir yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi...
Yedigey'in 40 yıllık iş arkadaşı Kazangap ölür. Onun hatırını sormak, bir şeye ihtiyacı var mı yok mu diye sormak için evine gittiğinde seslenir,
Gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum?
Yaralarım azmasaydı, hatıralarım canlanmasaydı ve senin bir selamın gelseydi ben hiç çıldırır mıydım?
Duvarlar üstüme üstüme geliyor, yazdığım her sözcük kalbimden hesap soruyor.
Hiçbir savunma biçimi gecenin görkemli saltanatını mum kadar aydınlatamıyor.
Ve ben siyaha koşuyorum ama
"Aramıza soktuğun yabancı hayallerin ördüğü duvarlar o kadar kalın ki, başım ve kalbim oraya çarparak parçalansa onlar yine yıkılıp seni göstermeyecek! Acaba bu duvarın arkası bir hiç, bir boş mu ve daima boş muydu?"
Amerika'da bir barınak yöneticisinin mektubu
Aşağıdaki mektup Amerika – Kuzey Carolina’daki bir hayvan barınağının yöneticisinden gelmektedir.
“Bu toplumun bu uykudan uyanmasi icin cok siddetli bir kalk borusu gerekli…"
Ben bir barinak yoneticisiyim. Sizlere bir barinagin arka planinda olan bitenleri anlatmak istiyorum. Umarim bu sesi